7
Yorum
36
Beğeni
5,0
Puan
874
Okunma

gün yükselirken asude saçlarından
gülüşünü esirgeme benden
paslı bir çivi düşün
düşün ki
sen sustukça daha çok kanayacak bende ki bu yara
paslı bir çivi demiştim hani
düşün ki
umutsuzluğumun bini bir para
zulamda esmer güneş yanığı çocukluğum
kestiler çoktan göğümün şah damarını
yol yola zulüm diyorum
gece gündüzümün katili
anlamıyorlar
kalabalığın içinde yalnızlaşıp
kendime bile azaldıkça
ay dolun bir gece kırlangıçlar göçe durduğunda
dokun incinmiş yağmurlarla
hüzünle kurduğun düşlerde
dokun
kimsesizlik nedir bilen bir çocuğun gözlerindeki yaşamak buğusuna,
ve yaşamak durmaktır bir uçurumun kıyısında
zarif kelimeler bahçesinin ortasında
avuçlarımda bir tutam ateş çiçeği
düşün suya sızan zamanı
düşün ki
ben daha çok küçüğüm
giderken ardında büyük acılarla
sen üzülme küllerinin üzerine titrer
acını bile sen diye severim
yalnız adamların yükü ağır olur omuzlarında
sen
sen sadece
yüreğinde yüreğinle uğurla /varsa
bırak kabuk bağlamasın senden kalan bu yara
gölgesi olmayan bir adamım diyorum
insan
susup uzaklara daldıkça
yüreğinde ki ateşiyle önce kendini d/ağlar
yalnız adamların hasreti ağır olur omuzlarında
ve bir gün hatırlanacak her şey unutulur
5.0
100% (19)