7
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
1094
Okunma

Anamın en gür çığlığı ile inleyen o soğuk avluda
serçe akranı gibi
bir ayak seslerime yetişemezdim
oysa ki! leylim leylim gül memeleri
usta şair anlatmıştı daha önce ki, bir şiirinde
suçumuz karanlık ile göz doyurma,
ve kan tırnaklarıyla doğa bilmekmiş
nerede olursak olalım bizi tanırlar
yük trenlerin de seyahat eder gülüşlerimiz
yol kenarlarında köyler. kentler ,yutkunur insansızlığa
ekmeğimiz suyumuza gönül koymuş fukaralık
beterini yaşa der gibi
gittikçe birbirinden uzaklaşır,
ve kayıp olmaya mahkum edilmiş doyma hikayemiz
ütüsüz pantolonum, gömleğim
ve de iş saati, telaş dudakta ki her cümlenin kimyasını bozmuş
hırsla kalksa zararla oturacak içimdeki ses
kuş dilini hepten yutmuş
ve bu yıl kediler marttı bir hayli zor geçirecek
baba hayale gelince
derya da aç açıkta hiçbir yolcu gemisi kalmayacak
ona göre sev
sana garip gelecek oturduğun yerden
karşıdan karşıya bakışmak için vapur ,tramvaya biletlerine
bir tık zam gelmiş
basit bir sorun gibi görünüyor bütün bunlar demi
görünmesi aslaa !
ben olmasam
acaba ekmek arası ekmeği martılara kim verecek
yanık yüzler
ve çocukluğumun ensesini okşasaydı
olduğundan daha fazla şımaracak idim.
anlaşılmak madem bu kadar hafif aksa/an istiyor
şiire süt dişimi çekerek
büyüdüm
büyüdüğüm kadar..!
22-02-2021
ist
5.0
100% (14)