1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
649
Okunma
Bilmiyorum bu kaçıncı iç çöküş,
Eğreti bir ömür için mi bu cümbüş?
Ne yana çevirsem ruhumu,
Yalnızlığa saplanıp duruyor namütenahi
Vasıfsız bir yalnızım,
Zaman ikliminden firari
Şimdilerde yaşam: çarelerin kör kuyulara saklandığı
Bir umut fasılı…
Visalde uzak en sancılısından
İki büklüm kapsındayım oysa
Ve birde geçmek bilmek bilmeyen ‘yaraları gönlümün’
Bunca hengâmede,
Bilmiyorum neresindeyim sürgünün…
Heyhat nedir bu telaş, her şey zahir.
Bir son var en sonunda, evvel ahir.
Görüp göreceğim bir ömür en nihayetinde
Hiç bitmedi aslında içimde umudun şavkı,
Bilmiyorum kimin payına ne düştü?
Bana biçilmiş bir kaftandı ‘gözyaşı’
Keşke silebilseydi günahlarımı, her damlası,
İçe sinmez bir kuşkuyla geçiyor zaman,
Şimdilik buradayım, belki an içinde giderim
Ama ben her gece, sana gelir dinlenirim,
Ben bir hiçim, her halükarda Aşk dilenirim…
Zannımdır içimde tarumar olsun kuşkular,
Bir gül kokusuyla, visale ersin muştular,
Aslında biliyorum müphem değil
Mutlak gelecek bir gün, ölüm,
Şiar edin aşkı kaybol iki gözüm,
Diyebilsem de kendime;
Ruhum, umudum, asırlar öncesinde,
Bedenim, nefsim bugün sürüncemede…
Ve giderayak sana sarıldığımda ey ruhum!
Bir bir çıkıyorum vuslat merdivenlerini,
Ve bir yolcu edasıyla
Sana hıçkırıklar diliyorum.
Giderken, konuşabilseydi gözlerim, yüreğim
Sana suskunluğumdan bir ömür dilerdim.
Burası Dar-ı Dünya, bitmez gam dinmez keder,
Umarım Ukba’da karşılar bizi, âlemlere rahmet Hz. Peygamber
5.0
100% (3)