1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1106
Okunma

/...1.../
Vakit gece…
Harut ile Karut düştü Babil’ime
İki melek...
Ellerinde bir sihir, bir tılsım
Dudakları kanayana kadar
Anlattılar...
Tanrı’nın izniyle...
Sen de, bir tapınak
Ben diyeyim bir kule…
Kulenin birinci katı taş
İkincisi ateşti
Üçüncü kat bitki, dördüncüsü hayvan
Beşincisi insan, altıncısı güneşti
Tanrı yıkınca Babil kulemizi
Her katı bir coğrafyaya savruldu
Şimdi kimisi ateşe tapar, kimisi güneşe
Bizim coğrafyamıza intihar düştü...
Bütün kavimlerin dini dili ayrı
Semiramis’in kulakları çınlasın
Aşk her dilde aynı yazılmıyor artık...
/...2.../
Vakit gece...
Bir ömür kazıyalım kelebek kanadına
Gel güneşi zifire boyayalım
Azıcık mavi çalalım genizlere...
Titremesin hiçbir kuş kanadı bir hayvanın pençesinde
Yolmasınlar Anka’nın kanatlarını…
Söyle...
Gel üfleyelim güneşe...Söndürelim...
Dünyanın doğum gününü kutlayalım...
Keraat vakti namaza durmuş çocuk gibi
Gözlerim kan uykusunda
Garabetlerime yüz sürmelisin bu gece
Hacer’ül esved ağlamalı dizlerimizde...
Ki açılsın Tanrı’nın kapısı Babil’im...
Zaman nebbaş gibi kazıyor mezarımı
Kemiklerim helâk edilmiş zaten…
Bir dilek tutsa ya şimdi ölen bütün müezzinler
Bir dilek tutun…
Ömrüm kayıyor gözlerimden…
/...3.../
Vakit gece...
Bir şiir okuyorum
Babil var içinde...
Akeldan var harabelerin altında...
Tiamat var sigarasını yakmış şairin...
Bir öpücük gibi omuzunda dururdu sevdiğimin...
Sen de bir dövme, ben diyeyim bir mühür...
Babil’in hikayesini bir ben bilirdim
Bir de elinden tutup şehrimi gezdirdiğim kadın...
Şimdi o şehir de yok,
Bitirebileceğim bir şiir de...
Başka şiirlerde hikayemi okudukça
Demli üzümlerde söndürüyorum garabetleri...
Şimdilerde...
(2009 yılında şair dostlarımızla bir gecenin esrikliğinde çalakalem yazılan bu şiiri düzenlemek bu güne kısmet oldu.
Vesselam...)
5.0
100% (4)