2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
505
Okunma
Kılıcını al eline o beklediğin savaş bugündür kükrediğin dağlar
Avucunu açıp da bir lokma yemeğe muhtaç kaldığın günler
Belki de bugündür son bulacak olan kıyametin habercisi
Bakma öyle bana tutan yok sabır taşı çatlamıştır artık
Sarf et bana sözlerini tutmam için kollarından bir sebep
Aksini bekleme kalması gerektiği yerde bıraktım ellerini
Dimdik duruşun içinden gelen o heybetli sesisin kendisi
Ne olur susma şimdi o vakittir beklediğim beklettiğim anlar
Susturduğun anlar aklımda senin için susturduğum nefesler
Düğüm attığım dudaklar kilit vurduğum nefsin ta kendisiyim
Belimin büküldüğü kucağımda taşıdığım hayalin yorgunluğu
Çöktüğüm bedevi bir aşkın imkanını yaratan sessiz dinleyişim
Gönderdiğim güvercinin ilk çağ ara fesi geri gelen son cümle
Durma vakti değildir sapma bu yoldan koyma beni bir hevese
Üzgünüm bu durumları geçe atan kişi benim uzaklaşıp gidende
Belki olur diye kat ettiğim vicdani bir gurur yüz üstü düşüren
Bir siyah saplı kılıç rüyalarımda kıvrık keskin uzun kusursuz
Bana doğru dönmüş olan herkes uğraşmam gerek asıl kişi
Tahminlerimi çürütür dostun kalem düşmanın kurşun tutuşu
Susma vakti değildir uğur getireceğini düşünüyorum bu sesin
5.0
100% (2)