2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1675
Okunma
İsli bakıştan puslu imge işlemek düşer şairin bahtına…
Hadi iki çay dolduralım,
Vardan yoktan iki kelam edelim,
Karşı dağın yamacında.
Görünmez, ötesi dağların,
Görünmez, ardı insanın.
Dolanan bir ses var âlemde,
Yankısı kendi içinde.
İki çay dolduralım hadi,
Eteklerinden kül dökülen semaver,
Konuşsun Süleyman dilince.
“Derdi olan söylesün, ya susup ikrar eylesün”
Ezmezsen demini dilinde, çay sırrını ifşa eylemez
Örselenmeyen gönül ses vermez…
Çayı sevmekle başlar şiir, öyle mi?
Elde ince bel, dudakta ateş.
Dilhun bir âşıktır “çay”lak tiryaki…
Çay bu, durmaz çaydanlıkta durduğu gibi…
Eskilerden konuşalım biraz da hadi.
Eskiyen ağrılarımızın yamalı imgelerinden.
Cızırtılı istasyonlarda rastladığımız şarkılar kadar …
Dolmuyor işte boşluğu içimin.
Dışımdan sürgün verip içimden kuruyorum.
Göğümden geçseydin eğer yağmur yüklü,
Kurumazdı çayımın filizi,
Derin kuyularımda su…
İnsan, ne yana dönse rüya.
Ne yana yana gezse mecalsiz.
Avlusuna ömrümüzün, çekelim hadi
İki hasır iskelemle, ikindisinde aşkın
İki çay dolduralım…
Ölülerin çayla yıkanmadığını anlatayım sana.
OLCAY GÖKÇE (ARALIK 2018)
5.0
100% (3)