10
Yorum
36
Beğeni
0,0
Puan
1858
Okunma


Putların da damarlarından akar kan
bayat sular her cismin geçer içinden
boynumuzda daimi yastık izleri şerit şerit
çocukların ceplerinde saklı ölüm
su,ateş ve toprak anlaşılmayacak
yazgılarımız itilecek babamdan başlayıp
ben ağzımı açsam haykıracak gibi
sus diyor biri,susturuyor biri
kar yağarken kirlenip,sular boyunca
paslı biletler satılıyor şu gişede
en önden biz gideceğiz!
Tutmak için belinden bükük kollar ürettik
eğdik,eğildik daimi
sancağında karanlık dişler,beyaz kıyafetler
mücadele,mücadele!
kırlangıçlar uçuyor tepemizden
Asım okuyor bugün
hatta nefes bile alıyor içten
kahverengi çantasında bir kitap bir cüzdan
hurma çekirdeği saklıyor Asım inanıp bereketine
bağlantı kuruyor düz ve sade
uzak iklimlerin kokusu,baş dönmesi uyandırıyor
parçalanıyor her oturduğunda üstüne
düşman uyumuyor Asım
hatta bileniyor üstümüze
buz toz bulutu ondandır parlak
ve medeni
sabah kusuyor üstümüze Haluk!
uyan taze vakit bu
manalı uçurumlardan şahlandı o atlar
o kısraklar geçti içimizden hızlı hızlı
kaynıyor fokurdayarak
fısıldıyor,üflüyor birileri üstümüze
rahlen düz değil,hatta kemirilmiş köşesi
okudukların akıyor Haluk
üstümüz kirleniyor!
Kundağımız sıcak hala
doğurduğumuz her çocuk yanacak
yasak düşüncelerin üzerine kurulmuş yatakların
altı sert ve düz
kıvrımlarını hissediyor omurlarında
katlanıyor ten üst üste
belki bir cüz sürecek bu
su ısınıyor Asım
korkuyor musun yanmaktan
cebinde kaç para olduğunu bilmeden
karıştıran adamlar gibi istikrarsız
ve bir o kadar da yaman duruyorsun
gün doğacak,gün batacak
ve biz gideceğiz ayaklarımızdan uzatılıp
dik dur,korkma vaktini bekle aşkın
aşk gelir,aşk başkadır
bir güzelin tarağında kalan iki saç tel
seçkinlerin küllüğünde iri bir kül
yeri de belli değil zamanı da
bu su kaynayacak,fokurdayacak
bizi isli yerlerimizden öp Asım!
broşu göğsünü parlatan bu çocuk
kuduz olmuş duygularıyla iğne batan boyununu iyice dikiyor
feminist kızların kadınlaşması kadar gür sesi
istikrar,istikrar,istikrar
bir nazi kadar sadık ve karanlık
mevlitte verilmiş yemek kadar buruk
en önündeyiz şu sıcak rahlenin
ağustos sıcağında akıyor başımızdan önümüze
çetinleşiyor ve anlamsızlaşıyor artık kelimeler
şu adam da bizim bu adam da bizim diyor
çıkıyor çocukların cebinden ölüm
kavga en onurlu hale geliyor
bir kadın gözleri iri kaşları çatık ve kahvemsi
onunla çekiyorum bir nesli
onunla kirleniyorum bu kışta
ileri daima ileri gidiyoruz
boynumuzda siyah bir muska.
’Haziran