suçumu itiraf ediyorum
şiirler yazdım kendimce
saçı sakalına karışmış meczup bir derviş edasıyla
azıcık ruhaniyetle alakalı
sonra aklıma gelenleri
bir kaç çalı çırpıdan ibaret
biraz da sonbahar rüzgarı esintilerinden



her hususta
geceler boyu uzayıp giden hikayeler yazdım
alakasız tecelliler zihnimde uçuştu
aklıma gelen ilk kafiye dolaştı görünmeyenlere
pişmanlıklar,tövbeler fısıldadım vakitlere
kelimeler arasında tüten
meçhule giden her yolculuğa
melekler şahit



her gece aynı masum ve korumasız soğuk nefeslerle
zelil eden kara düşüncelere boğulmuş
her gece çığlıkların delirme noktalarına
her geçenin gittiği diyarlara
her fikri işkencenin icat ettiği zamanlara

-

kalbimin sesinden bizarım
o da duyuyor gibi beni
zaman uzadıkça uzamış gibi
İçimde bütün bir ömrün birikmiş en büyük pişmanlığı var
kaç bin vaktin tanışıklığından arda kalan
kaç gecenin karasına yazılmış
göz yumup açınca geçecek anlardan kalma
her menzilde mavi düşlerden kıyametler
içinde kırık dökük hayaller




garip bir yolcu gibi dolaşırım
şehirler ve insanlar arasında
halk içinde, halktan gayrı
heybemde eşyanın cilveleri tecellileri
yaz bahar kış zemheri



üzerine şekiller çizilmiş nice harabelerin
kurak toprakların çöl gecelerinde gizli
güneş doğarken gün batarken
nurdan arınmış yıldızların yüzüne bakarım
susmak kadar konuşmak kadar
her hadiseden her kişiye kadar



kimisi hummaya tutulmuş
kimisi sıtma nöbetleri geçirir
açıp baksan hepsi kalbimde
kalbimde bir sır
en karanlık köşelerde
her cümlesi başka bir hikaye
her faslı başka bir masal



zaten ben ilhamlara gark olmuşum
öyle vakitsiz öyle ansız
insafsızca dalgalarına tutulmaktan
neye uğradığımı anlayamadan
binlerce akıntılarına



hiç kimse kendi canına kıyar mı
kelimeler benim canım
kelimelerin canıyla benim canım bir
susuzum, onları içtikçe kanıyorum
onlarsız ben ölürüm



bana armağan sunuyorlar
ben armağan olarak onlara kendimi…
bana cümlelerden taç giydiriyorlar
bana ferman çıkarıyorlar
ey varlığına kurban olduklarım
dünya ve ahiret yeminler ettim
hem gönlümün içindesiniz
hem dışta, hem içtesiniz
işte sizin yeriniz yurdunuz
malınız, mülkünüz
çabuk olun çalın davulları
erguvan çiçekleri açtı
haydin aşk şarabı içelim
haydin taze duygular yeni heyecanlar yaşayalım
haydin uçalım kanatlanalım göklere



bomboş bir vakit içinde söylenen bir milyon kere
bir milyon laf
arayıp da bulamadığım tek cümle için
arayıp da bulur gibi olduğum
bulur gibi olup da yine elden kaçırdığım
bütün kelimelerin
içinde eriyip yok olduğu
bir şiir için...



redfer