1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
602
Okunma
kaldığım yerin rüyası uzun sürdü
ayıldıkça gerçek sandım bu rüyayı
ara sıra bulutlarla yola koyuldum
çabuk uyandım kendimden
aynı oyunla oyalanırken arkama baktığımda
göğe köklerini salan ağaca yalvarmaya başladım
sonbahar gelip yapraklarını dökünce kapımıza
öykümüze güldüm
olmamış bir meyveyi yedik beraber
karıştı ağzımız mayhoş patikalara
bazen uyandırıp kendimi öldürüyordum seninle
yıllar yılı toprağa karışıp daha da arındım
bana dua edenleri korkutup kaçırdım kendimden
masmavi denizin dibine düşen ağırlığı araladığımda gördüm ki
çengel ağrısıyla avutuyordum balıkların kalbini
eski yaralarımı dikmeleri için mevsimlerden zaman istedim
pencereyi açtığımda iki duvarın arasına sıkışmış varlığımı
savuşturup dışarıdaki hayata kavuşmak istedim
televizyonlar uzak ülkelerin sokaklarından haberler edip
odanın içine dolunca kapattım balkonun kapısını
tenimle yüzgöz sevgililerin parmaklarında kadeh
derinleştikçe daha da sarhoş yaklaşıyordum olanlara
gül kokladım göğsünün ortasındaki aydınlıktan
gak dedi kargalar bu meseleye
birdenbire
düşürüverdim ağzındaki pencereye.