1
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
913
Okunma
Uykularında kabus,gecelerinde karanlık benim
Düğünündeki gelinlik,kundağındaki bebek benim
Yataklarında üzerine aldığın yorgan
Damarlarında akıp dolaşan kan benim
Dudağının kıvrımına saklasan da güldüğünde
Bir feryat gibi koptuğun çığlık benim
Yalnızlığında boğazını sıkan hıçkırık
Bakmaya korktuğun aynalar benim
Gözlerinde bitip yaş kalmadığında
Başını tutup vuracağın duvarlar benim
Aklar düştüğünde simsiyah saçına
Geriye dönüp te bakacağın yollar benim
Çaresiz bir anda kapın çalındığında
Zincirle baglanmış kilit benim kapında
Ben senin ayağına vurulmuş prangayım
Boynun vurulduğunda kelleni alacak cellat benim
Azrailin kollarına kapılsan da öldüğünde
Bedenini saracak kefen,üzerine çöken duman benim
Son vedayla yatacağın taş o musalla
Seni koynuna alacak mezar benim
Cehennemde ateşin olurum bedenini yakıp
Sanma ki söndürürüm gözyaşlarımı akıtıp
Bir yaprak gibi dalından ayırıp
Seni yerlere vuracak rüzgâr benim.
Orospuların gözyaşlarına bile değmiyorsa hayat
Sen hayatsın,dökülen yaşlar benim
Kalpsizlerin içinde yaşamıyorsa şefkat
Sen Kalpsizsin yitirdiğin şefkat benim
Satırlara döktüğüm sızı, yaralarıma kabuk sendin
Şarkılarda duyduğum ses
Ciğerime çektiğim nefestin
Kahpe bir rüzgâr gibi estin ve geçtin
Küle cevirdin o büyük yangını
Yakıcı alevdi sözlerin kalbimde
Sustun...söndün
Ve öldün içimde sevgilim.
2002 güz.
5.0
100% (14)