2
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1942
Okunma

Ufuksuz sürprizlerle dolu bir evrende
Günler bir mum gibi eriyerek tükenirken
Hayatı ve içinde taşıdığı eksikleri ayıklayacak akla kavuşunca
Ruhumda tatsız bir mutsuzluk
Ve zihnimde huzur almamı zorlaştıran bir şaşkınlık hissettim
Zamanın tülbendinden süzülürken ömür
Kıvrılan afsunlu bir yılan gibi içimde kıpırdadı gizli bir lisanın fısıltısı
Ve geçmişin üstünden biriken tozları sildiğim vakit
Altında o kadar çok sır ve sürpriz saklıydı ki şaşarsın
Söylenemeyenler.
İmkansız arzular
Eksik kalmış hayaller
Anlatılmamış cümleler kılıktan kılığa girmişler
Say ki,
Zihnimde şimdiye kadar düşünülmemiş düşünceler belirdi
Geçmiş, özlemler, bütün kaybedişleri hatırlattı bana…
Kimsesizleştim, sessizleştim, ıssızlaştım
Ve yalnızlığı tetikledi
Azarlanmayı hak etmiş kabahatli bir çocuk gibi
İçimde bir küskünlük, beni kederlendiren adını koyamadığım tuhaf bir şey vardı
Bir sezgiyle mi, içgüdüyle mi?
Yoksa hafızanın gizli oyunlarından biri yüzünden mi bilmiyorum
Hüznü andıran bir duygu kaldı bende
Hani, varlığının bütün zerrelerine nüfuz eden hüzünler vardır ya
Hani, insanın gözünden sicim gibi yaş getiren hüzünler vardır ya, işte ondan
A benim gönül üzgünlüğüm
Hüzünlerini nasıl ispatlayabilir insan?
Sonradan uydurdun derler
Bu diyenler ne derseler desinler
Bu hüzünler benim sezgilerimi doğruluyor
Nadasa bıraktım ümitleri
Çünkü hayatın neyse o olduğunu biliyorum
Ebediyet içinde birkaç nefes, kelebeğin kanat çırpışı kadar fani bir an
Her canlı varlık bunun farkında zaten
Doğa kendini bilgi diliyle ifade ediyor
Ki, evren bilgiyle kaynıyor
Ama ortalık tenha
Aklıma getirmeye çekindiğim
“Ölüm ve Yaşam”
Bu iki kelime her kalp çarpıntısında kendini hissettirir
Ve eziyet eder sana korkarsın o an düşünmekten!
Düşlemekten…
Hepimizin birbirimizi son kez gördüğümüz bir an olacak
O an hangi an olacağını hiç bilmeyeceğiz
Ve o an gelecek.
Gözündeki bakışı bize anı olarak bırakan biri ayrılacak bizden
Bir daha o bakışı görmeyeceğiz.
Hayatımızı vakfettiklerimiz
Bir bilinmeze doğru uzaklaşacak
Biz yine bıraktığımız yerden yeniden başlayacağız…
Geleceğe yatırım yapmak için debelenirken tanrı aşağıya bakıp gülümseyecek belki de
Oysa evrenin olgularıyla uğraşan bilim adamları diyor ki
İnsan beyni kâinatta rastlanan bilimin son büyük gizemidir
Tanrı bağışlamayacak beni
Nefes nefes kâinattan dörtnala geçerken
Bir tepenin üzerinde durup geriye baktım
Iska geçtiğim “küçük gizemlerin” farkındalıklarını fark ettim
Aslında kâinatın içinde, saklanmış “binlerce küçük gizem” vardı
Sence bilimin övdüğü insan! Sezgin bir şeyi nasıl ıska geçebilir?
Beki, var mı bu bilinci açıklayacak bir bilim?
Var
Her insan evrende ıska geçtiği her gizem için bir bedel öder
Az ya da çok ama mutlaka bir bedel var
İlk önceleri bunu bir türlü anlayamadım
Ne de hayatımdaki neticesini ölçe bildim
Sonra kendi kendime kaldım, çıktım dışarı baktım gökyüzü hâlâ mavi
Yıllardır kurduğum hayali bilmem kaçıncı kez kuruyorum
Ne yapalım nasip değilmiş
Ey canını sevdiğimin kaderi
Seni nasıl ispatlayabilir insan?
Kaşla göz arasında bir od düştü özüme
Öyle benliğimle özleşti ki
Kâinattaki gizli gizemler karanlıkta parlayan bir yıldız gibi göründü gözüme
Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni
Tanrıdan çok özür dilerim
Bu efsunlu toprak parçası üstünde
Hafızamı kâinatın atıklarını içine doldurduğum bir çuval gibi kullandım
O kadar çoklar ki...
Hiç bu kadar ağır gelmemişti varlığım bana
KAYIP YALDIZ