1
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
2830
Okunma

Bu akşam fânilerin en bahtiyarıydım.
Koptum adsız ve ruhsuz kalabalıktan
Uzaklaştım
Ufuksuz iştahlarıyla yavan ve kendini beğenmişlerden
Âlem büsbütün tenhalaşmıştı
Ağır Ağır
Çekti ay ışığını
Gecenin, karanlıklarından
Gökyüzü siyah kuğu gibiydi
Hafiften bir rüzgâr esti
Kasvet cebimde bir bulut peydahladı
Durup dururken
Kardeşlerimi emzirirken annemin söylediği ninniler aklımdan geçti
Hiç bırakmayacakmış gibi abdalın elini sıktım
Allahtan başka kimse bilmiyor
Sevimsiz, hüzünlü şeyler hissediyorum dedim
Uyku rest çekip terk etti gözkapaklarımı
İflas organlarımı yokluyor
Kalbime doğru usul usul ilerliyor canhıraş
“Tanrı insanın sırrını söylemez kimseye,” dedi
Yüce Tanrı’ya güveni tam olanlardan biriyim bende
“Nedir hüzün?” diye sordum
“Ruhun kaybettiği ilk savaş,” dedi
Bıçak gibi battı tenime sevimsiz cümleler
Sımsıkı kenetledim ellerimi birbirine
Sustum, sustum, sustum
Duygularımda ruhani bir patlama oldu
Sevinç sevinç üstüne kalmadı iç dünyamda
Sanki
Pentagram yıldızı koptu yerinden
Düştü, ritüelin ortasına
Bir çığlık yükseldi,
Yardı! Gecenin göğsünü
Heybetli dağlara abandı
Bi tarafim haşim’ yeri bi tarafim ateş çemberi
Unutulmuş gelenekleri ölülerimizin
Dünya egonun görmek istediği gibi
Adapla adapsızlık arasında sıkışan edep!
“Sevgi”
Kozasına çekilmiş kanadı defolu kelebek gibi
“Merhamet”
Sanki işkence sonrası vurdumduymazlığa teslim olmuş gibi
Hayat ölümle sürtüşürken
An zamanla yarışırken
Zaman mı değişti? İnsanlık mı?
Ne çok ”?” var, sigara yaktırır adama
A benim penahım! Meçhul abdalım
Bir cevap buldun mu? Lara?
Zamanı konuşmak gençlikten konuşmak gibidir
Ne fiyatını biliriz ne de değerini
Egoya kapılıp kanma
Bu çağın da düzeni böyle
Umarım farkındalığın farkındasın
Değilsen de eh o zaman
Peki, nedir Ego dediğimiz?
Bencilliğin soyundan
Melek yüzlü
Babayiğit
Makbul
Kravatlı civanlara
Kral sofralarda
Menfaatin şerefine
Kadeh kaldırtır
Bir gün ölümün geleceğini bile bile
Nedir menfaat?
“Menfaat”
Öyle lanet bir şey ki
Kardeşe kardeşin lokmasını saydırır
Nedir bencillik?
Allah başa vermesin
Zehirli sarmaşık gibidir
Nasıl ki zehirli sarmaşık sardığı ağacı bir süre sonra kurutursa
Bencillik de ruhunu sarar ve bir süre sonra
Ağaç gibi insanlığını kurutur
Nedir insanlık?
Daima gözden geçirilmeyi gereksinen
Çeşit çeşit insan var
Aşında alın teri olanı var
Arsızı var, hırsızı var
Edeplisi var, edepsizi var
Emanete ihanet karıştıran var
Merhametlisi var, merhametsizi var
Maalesef
Dürüst olmanın
Çok ağır bedeli var
Nedir merhamet?
Evrenin direği
İnsanlığın olmazsa olmazıdır
Mesih’in bedeninden dökülen ter gibi
Ateşin üstüne düşen bir damla su gibi
Adı konmadık binbir başlı ırmak gibi
Suyu çekilmiş duyuları yeşertir
Nedir evren?
Kapaksız kitap
“İlhai”gücün ihtişamlı eseri
O Tanrı ki, ne eylediyse güzel eyledi
Buna “Aşk ”da dahildir
Amma
Bu kubbe altında insan eli değdiği yeri talan etti
Nedir aşk?
Aşk mı?
İçinde aşk taşıyanın nefes alması zahmetli olur
Dile getirmek mahremine halel getirir
Aşk, ulvi kelimedir
Mahrem gibi, vuslat gibi, hicran gibi; ama mutluluk gibi de
Bazen bir gözde görürüz onu, bazen bir yüzde
Bazen meltemle gelir, bazen şimşekle
Bazen şarap olur sarhoş eder, bazen iman olur uyulur
Bazen köz olur yakar, bazen derya olur boğar
Bazen sır olur saklanır
Meçhul abdal
Güzel insan!
Sana diyor ki kalbim
İşittiklerimi kitapların arasında saklayıp kurutasım geldi
Sanki melale bir teselliydi
A be Abdal
Kendime nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum
Muğlak hayatın içinde sırtımı geceye dönüp
Bir mendil gibi oturup gözyaşı beklerim
Her yeni güne bir prozac’la başlarım
Hüzünlerimde korkunun nabzı atar
Aklım ninni dinleyen o şehla bakışlı çocuklarda kaldı
Sol, göğsümde
Eskiden kalan bir ağrı izi var
Herkes gibi
Herkesin ortasında
Açıp göğsümü göstermedim
Hem hangi ağrı diğerini geçmedi diye ayıplar?
Ne saçma! Ne budalaca!
İncinme gibi rezil bir hassasiyetim var
İncindim abdal! İncindim ama incelemedim
Tahammül deryasında kütük gibi sürüklendim
Kıyıya çıktım
Ayaklarımı çakıllar parçaladı
Dudaklarım zılgıt yemekten çatlak
Kalbim mi?
Kabuk bağlamadı hâlâ
KAYIP YALDIZ