2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1749
Okunma

Dün
Mor hüzünlerin
Akşam ezanına takılı kaldı çığlığı [!]
Yüreğim fırladı yerinden
Kalbimi bir endişede çırpınırken buldum
A benim Vuslatım[!]
Meğer vuslat bir gidiş biçimiydi
“Bana gelmek ister misin?” bile demedin
Gelene geçene sordum
Var mı onu bu şehirde tanıyan?
Annesi Melek, babası Hızır
Adı Muhammed [!]
Göğsünde kabarık kabarık yanıklar
İçinde ay kesiği bir yara
Hadi söyleyin bana
Zamanla kapanır mı acaba
Dilinizin ucunda ne varsa onu söyleyin?
Ya da tutun saçlarımdan bir çivi imişim gibi çarmıha çakın beni
Ey sattığımın dünyası
Vuslat bizde iyi durmadı
Ve bu gidiş bu adama hiç yakışmadı
Bugünlerde keder denen yerdeyim
Meğer gitmeden
Benimle konuşur gibi yüreğini döktü betime
Kulak verdim yüreğine o anlattı ben dinledim
“Vuslatım geldi bırakın beni!”
Belki dünyanın altı üstünden daha adaletlidir
Açılmayan kitap gibi üzme kendini…
Akşam olunca bir gün daha yaklaşacaksın bana
Her akşam için bir çentik daha at dünyaya
Acıya teslim etme yüreğini
Zaman lazım sadece, alışacaksın[!]
Al bu öğütleri gönlüne sar
Kalan ömrünü bembeyaz yaşa…
Ruhunu esirgeme sevgiden
Sevgi öznesidir ömrün,
Sevgi merhametin iki yakasını bir araya getirip ilikler ömre
Sevgi en kuvvetli güçtür
İnsanca sevginin arkasında dur
İnsanları gözünde büyütme
"Öyle alçak bir kapıdır ki gönül”
Geçmek isteyen insan ne denli büyükse, o kadar çok eğilir
A benim Vuslatım!
Hangi değim yeğni kılar bu yürekten dökülen özneyi
Beni affet
Zamansız bir ayrılığın ihtimalini hesaplayamadım yufka zeminli yüreğimle
Ve zamanla inandırdım kendimi
Beni bıraktın ve gittin ayrılık limanında
Gayret kudreti bırakmadın bende
(şifa) denilen o mübarek iksirin
İhtiyacım var, bir yudumuna
Hani diyordun ya
Bazı insanların vefası, bazı insanlara şifadır
Baktım beni büyüten şehre
Vefa sanki kırk yıl dışarı adım atmamış
Merhamet geçerken uğramış gibi
Minneti kimse hatırlamıyor
Bir daha baktım oturduğum kaldırımlara
Sözün bittiği yeri geçeli çok oldu
Allah acil şifamızı versin…
Usul, usul döndüm gönlüme
Topladım sineye çektiklerimi ayırdım sevgiyi[!]
Geride sevimsiz bir manzara kaldı
Ey dünyanın iftihar ettiği sevgi!
Bu modern dünyanın asıl yoksulluğu
Minnet, sevgi bilen insanların azlığıdır
Senden sonra
Hayattan çok şey öğrendim
Ben utandım ikimizin yerine
Bu kaçıncı gönül sevgimi hibe ettiğim
Saymadım gönül hassastır incinmesin diye
Sen say ki bazı fukara gönüllere bağışladım
Allah rızası için
Yalanım varsa kalbim kurusun
Derken utandım[!]
Utancı yutkundukça yüreğimin yükünden büküldüm
Hayatıma gireni, çıkanı affettim ama kendimi asla
Bir daha hiç kimseye
Gönlümden çamurlu ayaklarıyla geçmesine izin vermeyeceğim
“Bulaşma” dedim bulaşma edepsizliğe
Boş ver be kalbim! Nasıl seversen sev
Ama sevmek ve sevmemek için bahane arama
Severleri ve sevmeyenleri koşulsuz sev…
Eğer benim elimden gelseydi
Hayatımdan ve sıhhatimden onlara memnuniyetle verirdim
Ey Kâinatı yaratan ilâhî kudret lütfen!
Beni her iki cihanda da mahçup etme…
Ne güzel bir duadır, dilektir bu
Allah’ım! Sevdiği, beğendiği kullardan olmayı nasip etsin bize
Bu âlemin karmaşasında
Sona doğru ilerlerken saatler
Gündelik yeislere takılmadan
Sevgi ve merhamet tadı damağınızda…
Gül reçeli tadında ve erguvan rengi bir ömür yaşamanızı temenni ediyorum…
Yolu “sevgiye” düşen herkes için duam olsun
Dualarım Allaha emanet.
Her zaman sevgimizin taze kalması dileğiyle[!]
KAYIP YALDIZ
Ben, bu şiiri
Değer bilen ve değeri bilinenler için ördüm
İkizim! Kalbi bütünüm
Senden sonra
Kimliği tespit edilmemiş vefanın altını
Kimliksiz güvenin de üstünü çizdim
Sonra sildim
“Olsun” dedim Allah var ya Allah kerim
Gönlümde taşıdığım Minnetsiz [!] Vefasız [!] sevgileri
Dövüne dövüne
Didine didine söktüm attım
Ama kimseye bir şey sıçratmadan
Şu saatten sonra
Kıymet,
Hürmet
Edep bilmeyen insanlara ayıracak zamanım yok
Ölümle nişanlıyız,
Çeyizimi hazırlıyorum[!]
5.0
100% (9)