5
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1956
Okunma

“-Senget’de Yapı Sanat Mektebinde
bi ‘Deli Camal varımış,
atölye için herkesten kilit parası toplar,
bir önceki yılın kilidini asarmış
bu ne askı parası, bu ne çekiç-kerpeten
kazara biri itiraz etmeye kalksa,
“askerliğini yakarmış”
bizim oğlana “-len yörük demiş,
geçi var mı sizde geçi
çocuk tabii “-var hocam” demiş
“-bobana selam söyle
bana on kiloluk deri geçi peyniri yollasın,
gel paranı benden al” deye tembeyhlemiş
bi cumartesi ğünü onüş okkalık
o(ğ)lak derisini yüklendik sırtımıza
ver elini Senget bazarı,
hemi evin tedariğini görüz,
hemide mahdumun cebine
ıçcık da harşlık goruz
gerşi Allahı var adam on okka demiş emme
milimi-milimine nerden hesab edecen
varsın olsun o on okka parası versin de
“üsdü de bizden osun” deye
bi gupa sovuk su içecen
ya da o(ğ)lanın hatırına peşkeş çekecen
olmadı ürüşvet deyecen
senin Camal Ağğa! bizim oğlanına
onüç okkalık tuluğu
evine gadar göndermiş,
tabi bizim oğlanında yüzü dutup o ğün “para” deyememiş
valla yalan söylemeyen
aradan epi(ey)li bi zaman geşdi,
oğlan “bobamın selamı var” demiş
seni(n)ki
“-sen de bobana selam söyle” demiş
gel zaman get zaman oğlan
‘para’yı bi da(ha) hatırlatmış
seninki, “-ülen ağzına sıştığım
biz her gün mayış mı alıyoz”
deye söylenmiş
bi sonurakında oğlanın omzuna golunu atıp
“-mayışı alınca hallederiz goçum” demiş
öyleynen sene sonu gelmiş
daha sonura çocuk punduna getirip yanına vardı da
“-hocam..” demeye gakdıysa
“-ülen haydut,
bobana söyle bana bi uğrasın,
senin birez gulağını çeksin,
zati derslerde gerisin
ağzına sıştığım,
kerata
hemi senin sinamaya gettiğini de
cığara iştiğini de
bilmediğimi sanıyosan
aldanıyosun”
ben bobanı bi göre(yi)n de
noluyo sen bi tanı
tabi çocuk bırak “peynir parası” demeyi
daa a(ğ)zını açıp da “gık” bile deyememiş
elhasıl biz de bi gupa sovuk su
içividik getti üstüne
gatın gatın helal hoş osun
emme o oğlak derisi tuluğu
bizim gocağarı pulis damad uçu
basmışımış
adamakıllı yence yence,
özene-bezene
basdırıkta yerini de(ği)şdire deşdire
bi galdıydı zavallı
sağlık osun”
“- eee böyle öretmenniğe ne var gayrı ya”
“-len onun öretmenniği
Zenaat Mekdabı yapılıyokana
bu orda amele(y)imiş imiş
getir-götür derkene
bekcilik ederkene
işatın adamı olmuş
amele-mamele geldikçene
seninki galfalıgdan-usdalığa terfi etmiş
adı “amalenin aga’sı”na çıkmış
kendi de duvar usdası olmuş çıkmış
atelleyi de sa(h)iplenmiş getmiş
anacağınız mülk gadıya tapılanmış
mekdap da nası olsa usda mekdabı
bunu belletmen deye tayın etmiş dövlet
gelen bi öretmen iki bilemedin üş senede gediyo
emme bu ebi-ceddi orda
oranın ağası olmuş galağalmış
Deli Camal Ağa”
……….
“-adıda zati Mekdabın Agası’na çıkmış
o esirler
Cumhurbaşganın lağabı da Aga• ya
“-o Türkiye’nin ben Sengedin Camal Aga’sıyın” derimiş
zati talebeler ne öretmenneri, ne müdürü daklarımış
emme Camal Aga’dan herkeşin ödü sıdarımış”
“-ertesi sene seninki beni
ne zaman bi yolda sokakda görse,
punduna getirip, okulda dersde
başlayo zılgıt çekmeye
“-o zavallı adam yarım ekme(ği)nen garnını doyursun
ona ırgat buna amele olsun deye!
sırf seni “okusun, adam olsun
köyden gurtulsun”
kendi ğibi cahal gamlasın
ileşberlig etmesin
elinde bi diplomosu ossun deye
adam işi yoğusa
uğraşsın didinsin
gardaşlarıyın nafakasından kessin
sana peşkeş çeksin
abanı ele halıya yollasın
sana harşlık versin
yemesin yedirsin
keymesin keydirsin
sana yeni alıvisin
gendi senin esgilerini keysin
adam çoluk-çocuğunu yolma tarlalarında esgidirkene
sen ağa öylene ğadar yan gel yat
neyimiş de
efe ders çalışacağımış, tarlaya, harmana, işe ğetme
boban kendi ellerin ameleleğini ederkene
sen! “okuyan adam!”
ele işe mi ğeder öyle de(ğil)mi
bokunuza bosdan mı dikeceklerise
sizi bi bok olacak sanıyollar işde
ağzına sışdımın düzeni
bi sen deği o(ğ)lum
senin gibileri essahdan adam sanan
köylü olduktan keyri bütün analar-bobalar
sorumluluk sahabı olmayan
ukala, kendini beğenmiş, kibirli,
işin aslı elinden kör eşek su işmeyen
elinden bi bok gelmeyen
bi sürü soytarı yetişdiriyollar
sağolsun, anasının bobasının
eme(ği) boşa ğetmesin deye sizi geçiriviriyo
ne bok olduğunuzu bilmeyen hocalar
akılları sıra size,
ananıza-bobanıza, devlete-millete
“hayırlı bi iş edividik” sanıyollar
sidik zoruynan okuyan talebeden
ne medet umar ki bu devlet
ekmeğ elden su gölden
git len şurdan, serseri
ağzına sışdığım .iktir get
gırdırma bana buynuzlarını
defol şurdan, şerefsiz!
gözüm görmesin seni
sen burada .ikiyin zevdasına
itine-gopuğuna
serserilik et!
sürünüze bereket
nerde çalgı-orda galgı
yan gel yat
çamıra bat
ohh! ne ala memleket
sinema, cığara demişsin cabası
ben olacan da onnarın bobası
ahh! bana bi yetgi verecekler de sen görecen
sizin dağdan bi eşek yükü pinar kesip gelecen
har ataşda ütelecen
vercen gıçlarına
yermin yememin,
gapba malı
cennetden çıkmışdır valla billa,
şertler şert ossun
töbe estağfirullah töbe
ağzına sışdığım
günümün içine sışdın
.ikdir len şurdan
çık! çık dışara serseri!
anam avradım olsun seni
senin ğibi bi-kaç dane da(h)a it var
yediği işdiği gözlerine durasıcalar
yoldan çıkmış oruspu garılar gibi
bobstil mi nedir, göt yanı dar
paçalar ispanyol, yaka-bağır açık,
bağarasında dolaşıyollar
bis-sürü züppe..
…
adı üsdünde it sürüsü işde
uzun saşlı, failli
ellerinde de cığara tabi
herifler aş galmamış,
hızmat uçu el gapısına varmamış
çoluk-çocuğu aş mı, susuz mu bilmez
algıdan habarı yok,
vergiden habarı yok
amma ağzını aşdımı
ne düzeni beğenir,
ne gazanı
meclisi lağ-veder
hökümeti al-aşşağı
darbenin sonu nereye varacak
bundan sonra ne olacak
bi darbeynen devlet
İtalyadan kaş sene geri galır
hesaplamaz amma
darbeyi alkışlamakdan geri galmazlar
sanki yerine geleceğ olannar
gökden zembilinen inecekler
..
sanki yokardakınnarın
senin gadar aklı ermeyo
ileriye-geriye
sanki senin el gadar bi işe yaradığın var
sanki senin elinden kör eşşek su içer
bi yannarınız gidişiyo da
gaşıyvıran yok
geeelllll deycen,
gel! ne deyon sen
sen ne isdeyon, nerene isdeyon
guzu kesililer valla billa
alacan eline pinar zopasını
nerde buldun bunnarı
Bağarasında
ordan bi dal ayırıvıcan
gatan edivicen önüne
duttuğuyun götüne
gaçanın depesine
verecen indirecen
çil yavrısı ğibi
perem perem dağılırlar valla
ne parti galır, ne purti
çıbardacan ayaklarını
gıçlarını cicik ete çevirecen
hemi valla hemi billa
…
ertesiğün dört-dörtlük talebe olmazlarsa
gel yanıma,
eline aya(ğı)na gapanmazlarsa
ayağını burağıp
gıçını yalamazlarsa
ben de bişiy bilmeyon
bak çocuk.. sen var ya sen..
hele hele seni onnarın yanında filen
görmeyen”
“-yok hocam benim onnarınan işim olmaz”
“-yapma yau,…!
ben de yediydim
sen onu külahıma annat
alt tarafın “ihtilal çocuğu”
eğerinem bobana “-senin o(ğ)lan
çete! it-gopuk dakımından”
demezsem namerdim”
“-söz veriyon hocam”
“-goya boban “-hoca!
bunun -eti senin kemi(ği) benim- dediydi ya
u(ğ)ramadı bi da.. haklııı
adamca(ğı)zın i(n)san yüzüne bakacak
benden hayırlı bi habar alacak deği ki
ne yüzünen uğrasın”
….
“-sonuradan bi duyduk ki
Depetürk’ün Hasanın kekliği getmiş
bir-kaş gişinin daa südü-peyniri-yoğurdu, yumurtası”
şükür dedik
o sene de peynirinen biz doyurduk
Camal Aga’yı
DİPNOT
ıçcık / ıçcıcık : azıcık
tuluk: karnı yarılmadan çıkarılmış davar derisi, peynir gibi kışlık katıkları saklama yarar
fırsat, uygun bir an
kupa: bardak
adamakıllı: mümkün olandan, alabildiğinden, gereğinden çok, fevkalade ihtimam göstererek
belletmen: usta öğretici,
o esirler : o zamnalar, (bahsedilen yıllar, yaş döenmleri, mevsimler olmalı)
• Aga : cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, Cemal Aga
daklamak: takmak, hesaba katmak
caba: üstüne üstelik, fazladan
bağır : sine, döş, göğüs, gerdan,
gidişmek: kaşınmak
gatan etmek / katan etmek: önüne alıp kovalamak, önüne alıp kovalayarak, sürerek götürmek
çıbartmak: aşırı dövülmekten kan oturması, derinin soyulması derecesinde berelenmesi
cicik et: yaranın kabuğu soyulduktan sonra alltan gelen kısım, ya da tenin derisinin yüzülmüş hali
kopuk / gopuk :serseri, sorumsuz, saygısız, saygıdeğer olmayan, giyiniz ve davranış tarzıyla sagın olmayan, tasvip edilmeyen
NOT:
okul aile birliğindeki çalışmalarım sırasında; kalem satışı, gezi ve diğer etkinliklerle gelir temini mecburiyetinde kaldığımda rahmetli öğretmen hakkında abartılan efsaneler bu yazının kaynağı olmuştur.. bizim tanık olduğumuz "artırma"lar idi..
5.0
100% (10)