0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1206
Okunma
Bu yalnızlığı şuradan alıp şuraya koyuyorum
Köşebende ilişen düşünceler.
Altın renginde çiçekler
Doluşun. Göğsünün bittiği
Boynunun başladığı sürreal resme
Yaşamımdaki sevinçleri topluyorum
Bulvardaki kaldırımlar sökülüyor
Kırık bardak iyi mi? İyi
Oysa birkaç söz söyleyip ayrılacaktık dünyadan
Yaşamak neden bu kadar uzun sürdü?
Manastırdan yukarı koşan mutsuzluklar
Benim gardrobum ağlamaklı
Aralık’ın sesi şuracıkta işte bak
Dar bir lokalde gülüşmeler
Duyuyorum
Aralık’ın sesi şuracıkta
Doğanın cezasıysa ağaçların solması
Küpeştemizdeki sonbahar
Ve begonyalar. Neden
Aslında bir ateşi kendi ellerimizle
Söndürmek
Eğer güneş kuzeyden doğacaksa
Bu soğuklar neden
Bir bakıma yalnız bile değilim
Artık ellerim üşümüyor.
Tren istasyonu
Yük gemileri ve otobüs terminali
Telaşla kalkıyorlar içimden
Çünkü uğurlamak soğuk olur derler
Ölüyorum.
Ve duy yanan çiçekleri - soğuğun ortasında -
Ve kanım akmıyor yalnız odalarda
Bir belaysa - bu dünyaya doğuyoruz -
Manastırdan aşağı inen kuşlar
Bin yıllık mutluluğun hırsızı
Mozaik camlar.
Papaz kilisesinde huzurlu mu
Huzur artık yurdumdan dışarı
Yasadışılığın ve kanunsuzluğun hüküm sürdüğü
Yaşlı sandalye
Yaşamaktan alıkoyuyor beni
Bölüm sekiz
Vahşet katliam kıyamet
Bu dizelerin bir sonu olmalı diyorlar
Şiirin sonu aşkın yokluğunda başlar
Aşk aslında ölümle değil de
Yalnızlıkla başlar.
5.0
100% (1)