2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1107
Okunma
KAPLIKAYA BOĞAZINDAN AKARDI O BUZ GİBİ SERİN ŞARKILAR
Süreyya,Nagehan,Mürüvvet,Züleyha,Behiye,Nedret
oğlanı bulduracak illa ,yeter diyen kocasına inat gülümseyerek
Ah o Nüzhet hala gülen yüzü ile yoruldum demez hiç
bütün gün ayakta altı tane kız
şarkıları ile pişer o yemekleri,bezgin hasta yüzlü insanlara nispet
Ankara yolunda döner tekerleklerim hızla
o taze fasulyenin mis gibi kokuları şimdiden burnumda
elimi zor değdirdiğim buz gibi sular
Uludağ’ın eteklerinden şımarır kıvrıla kıvrıla
ha gayret bana yedi kilometre uzaklıkta
onun şarkıları olmalı onu hissetmeliyim arabamda
hani o Zeki Müren deli divane olurdu sonuna kadar açtığı ahşap
beş düğmeli üzeri hasır radyosunda
biraz başımı çevirdiğimde ne güzeldi şu memleketim
ne yana baksam
suları ayrı çeşni ayrı tatda
Kim vardı orada?Şehzade Mustafa’mı yakaladı kollarımdan
harekete geçtim bir anda
tam yola girdim mezarlıklar vardı içerimdeki sese durdum
bir de baktımki Nüzhet hala
O yaşarken hiç yoruldum demedi
üstüne gülerek şarkılarını söyledi
yazıyordu
soğuk bir mezar taşında
BENİ BENDEN ALAN GENÇLİĞİMİ ÇALAN
O SAHTE SÖZLERE YALANCI GÖZLERE KAPANDIĞIM DİZLERE
MUHAYYER KÜRDİ BİR ŞARKININ
BUZ GİBİ SULARINDA
RUHUM ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA AĞLIYOR ŞİMDİ
MİRAY HANIM
.......SON...........