3
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
165
Okunma

Kan kanserine yakalanmış bir kız gemiciye olan aşkı ...ve bir hikayem Gülistan
Kuru, geveze, deli dolu sözlerim gerek şimdi
Hayatım değişmeli… Ama kırık kalpler sokağında niye?
Bir köşede iki büklüm korkuyor içimde bir şey
Bağırıp duruyorlar, ellerinde sopalar
Acıtan, gizli, kirli eller
Gençlik festivallerini unutmuş melodilerim
Hasta eden, çürüten, yaşlandıran kelimeler şimdi
Şövalye Adalarında saklı kaldı
O gemicinin ayak izleri
Kayalar var dikkat et!
Koşarak geldiğim o halsiz gece
Yardımcı kaptan, bilmediğim terimlerde
“Buz dağlarını gör,” diye fısıldadı sessizce
Keşke verebilseydim derdimi
Ağır vinçlerin çelik kollarına
“Al götür, açık denizlere sal!” diye
Bir daha dönmesin bu sulara
Bilmediğin okyanuslar çok derin
Yaklaşma… yanında olmasam da
Hep şu sözlerimi hatırla
Çürüyen gemiler ölümü inceler
Dalgıçlarının karanlık lambalarında
Uzak kıtaların en derin sularında
Göm gitsin karanlık tuzlu akıntıya
Saçma bir hikâye okunduğunda
Neden başka ruhlarda kıpırdanışlar?
Sarhoş olmuş yurtsuz bakışlar…
Deniz fenerinin ışıkları mı çok cılız?
Çok mu eski, çok mu suskun?
Belki de o yüzden bu karanlık
“Hey! Dikkat et!” dedim kendime
Kötü bir akıntı var, rotanı doğru çiz diye
Sığ değil, millerce açık deniz
Dik açılı rotalar keskin değil artık
Manevraların izi yok, kararı yok
Yağsız, gürültülü dev çarklar
Boş bir yakıt deposu kadar yorgun
Fırtınalar abanıyor üstüne
Diplerde enkaz bir hikâye şimdi
Bakanların gözlerinde
Bom boş, kupkuru, anlamsız bir çizgi
Sadece acıyan bakışlar geçiyor yanımdan
Biraz sonra günlük hayatlarına dalacaklar
Kalmayacak bir iz bile
Midyelerin barınağı olmuş batık paslı bir gemide
bıraktığım sözler şimdi çürüyor içinde...
5.0
100% (8)