1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
61
Okunma

Kızıl kiremitler romanından.Evin en küçüğü Fürüzan eski eve gelir ve eski anılar canlanır..
Göğsümde bir isyan var,
delirmiş, parçalayacak duvarlar.
İçime örülür tuğlalar,
karanlık, ağır, susan yaralar.
Siyah akar harfler elimden,
kalem küskün, tutmuyor beni.
Ruhum çöker diplere,
sesler karışır sokak yerlerine.
Evde yalnız,
yazdım sana sırlarımı.
Mezar taşıma kazınır sanmıştım,
bak şimdi okurken kalabalıklar.
Üşümüyorum, titriyorum sadece,
gülüşlerim kaçmış gecelere.
Rujunu kaybettin yine Leyla—
altın kapaklı, kırmızı bir neşe.
Gitmeyin, bağırın bana yine,
kızın öfkeli nefeslerle.
Ne olur gitmeyin etrafımdan,
tek kalırsam çökerim seslerinizde.
Melda, o rugan ayakkabıların var ya,
yine bana sildireceksin masum bir oyunla.
Makarna saçlı kaçak şiirlerin,
neden hep bıyıklı şiirler yanında?
Kanınız dolaşır hâlâ damarlarımda,
acı sözleriniz çarpar duvarlarıma.
Ama dönün şu eve ne olur,
taşlarda üşütmeyin yorgun canımı.
Bir gün olsun sorun hâlimi:
“Ne oldu sana, nedir derdin?”
Yalnız kalmış bu kız deyin,
korkuyor… yanına gidelim.”
Üşümüyorum, titriyorum sadece,
gülüşlerim kaçmış gecelere.
Rujunu kaybettin yine Leyla—
altın kapaklı, kırmızı bir neşe.
Gitmeyin, bağırın bana yine,
kızın öfkeli nefesinizle.
Ne olur gitmeyin etrafımdan,
tek kalırsam çökerim seslerinizde.
Takma kirpiklerin kutuda duruyor,
rujun yenisini aldım—karanfil kokuyor.
Altın kapakta parlıyor kırmızılar,
“pap pap” derdi dudakların aynada…
Ah, ne de güzel yakışırdı sana.
Bir şey oluyor içimde,
nabız gibi çarpıyor o hayalleriniz.
Sesler çoğalıyor etrafımda,
gitmeyin gitmeyin…
ne olur bir ses verin.
Üşümüyorum, titriyorum sadece,
gülüşlerim çalındı gecelere.
Rujunu kaybettin yine Leyla—
altın kapaklı, kırmızı bir kutuda .
Allah’ın cezaları!
Bağırın yine, kızın bana—
ama dedim ya gitmeyin…
gitmeyin uzaklara.
Bu kız düşer yoksa,
kör bir sessizliğe.
5.0
100% (3)