1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1446
Okunma

’şimdi nasıl da kalınlaşmış
anlatmaktan bıkan adamın elleri
ve gözlerinde bir umut kaldıysa
hangi renk
tutunca sarsılıyorum
kalsiyumu eksik kemiklerimden
yazınca
bu gece yine o yalanı attım
-bu son sigara
külleriyle yığılırken tablaya
seçkin ölümleri anımsattı
gülümsedim
kahrolaydım
ne çok insan varmış, insanlığından bihaber
bende onlardan
bu dün anladım
geceye uzattım
mahir kederler korosundan yakışıklı bir genci celbetti gözlerim
rüzgar çırılca giyinik, ben çıplak
beklemedik dumanı
mülaki bizdik
ben bizden paye aldığım için şanslıydım
delikanlı saçlarını kestirirken ağlamış
öyle geldi yanıma
ve
öyle geveze
avutmalı diyerekten usulca soyunca kabuğunu
gördüm bu bir felek
hiçbir ölüm acıtmaz yaşayanı kendisi kadar
’karşıda gördüğüm siyah gemi
denizse masmavi
bu bir masal olmalı
asla çocuklara anlatılmamalı
böyle şeyler zaten masallarda kalmalı’
aynı sigara, aynı iki dudak ve aynı balkon
hayır, hayır bırakmıştım oysa ben sevmeyi
en yakın arkadaşımı dahi
o genç çıkageleli
aynı parmaklar, aynı eller ve aynada o yüz
ben miyim beni bu kadar sevmiş
ve hiç terk etmeyeceğine dair söz veren
deli
bir o kadar da zır
bu yine aynı kıyafet üzerimdeydi;
-gri
hiçbir şey trafik ışıkları ve kamyonlar kadar engelleyici olamazken
sen aklıma gelmesen diyorum
gözlerinden kan akacağını bildiğim yeryüzü
güne bakışlarında uyku ağırlığı taşıyan kederle
her sabah aynı sesi içiyorsun
oysa siz beni çok yanlış anlamıştınız
sade
sadece bir az olsun diyerekten bile
az vefa delikanlı
bırak öpme şu zehri
içinde kalsın dumanı
gökyüzü mavi
mühim değil ya
insan doğar, ölür; ortası belirsiz
bir meyyal minvali ihtimaline
kaç ölü gün bırakırız geride
bir m yeter bir de i
mi
?
belli etmeliydi kan
fışkırır ruhtan sanki fikirtepe çocuğu
şen şakrak zurna
otuz bir çekmemeli bir ay
uzun geliyor işte, uzun
anlatamıyor bunu insan
geçmiyor sanki zaman’
5.0
100% (1)