1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1362
Okunma
anlamlı temasların bilinir buralarda
buralar bu aralar yalnız
kırdığı insanlar kadar kalabalık şehirler bilir
aptallık organı aşınırken
kan, damar,
lenf;
ayıp fotoğraflar.
silmek ne kadar da acı
her ayrılık devrim bekler anarşi duygularından
yağmurdan kaçan neye dokunursa
odur ıslak
odun
kaş, kirpik, kıl inceliği gözlerdeki cin de
gördüğün yüz
yollanır ters zarf yutkunmalarında
yutkunursun
bir şey takılır
tıkanır
orada bir şey kalır
ben bir şey var sanırım
kapımı çalan
yutkunmak ayrılık mucizesi
Tanrı bağışlar bunu da
o yutkununca kıyamet
cebimde cennet
çok yukarıdan bakınca dönüyor aklım
şehir insan demek, en acılı gün şu saatlerde yine bir gün
toprak yiyordu elleriyle bir kadın
ağzındaki tohum
su kanayan iki delik
havasız oksijen muammasında
karbon katlanışları
ve oturuyordu şehrin herhangi bir kaldırımına
uzun etekleri
yerleri süpüren kadını kutsuyordu çöpçüler
bir kadın daha oturmadı o kaldırıma
anlamlı bulmadığını söyleyebilirim
uygunsuz adımları sarkıp ıslak gövdesinden
meyve verecekti güneş doğarken
soğuk kalça izi
bir ben ayrık orta yer de
kaç çamur tüketti
bir sen daha yaratmadı
ellerim yükselmedi duaya
sokaklarda kaybettim kokusunu
caddelerde fahişeler omuzlarını okşarken
biraz daha kalsaydım çürüyüp gidecektim
neredeydin
uyu sevgilim
iskoç şarkıları ısmarlayıp
yaprağından öpeceğim
bir umut yarın kansız yiyebiliriz
5.0
100% (3)