0
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1642
Okunma
yâr dediğin
çağırmadan gelendir
en güzel gülüşüyle
böğürtlen sevinciyle
suad’ın külleri açarken
kızıl kan çiçeğinden
leylâ büyürken uyluklarımda
yaktığı ateşin şavkımasıyla
dövünürken kalp
duyandır
yaşamak;
boşalmadan damarlarımdan
ay tutkusu yusuf kuyuları dolmadan
berrak ırmakları coşturmadan çığlığım
güneşle saçımı tarar gibi gelendir
bir tel saçıma delinsin kalkanın
gergef fısıltılar uğuldasın
şehr-i İstanbuldan
avuntulara salma yüreğini
bir melâl içreyim evrenin aynasında
sen gelende kalem yontulur bakışlarımda
ömürlerce duman tüter
başımın üstünde
mahşerin kıyısında yorgun taşlara
kanımdan tutuşmuş
küflü asur şiirler yazarım
olurya sen gelmessen
dudaklarının kıyısından
kuş kanadıyla kelimeler gönder bana
ufukta kıpkızıl titreyenim
incir yaprağının dibine sağılırken rûzgâr
kuşluk kayasına kederinden bir bulut uğrar
sen atarsın İstanbulun nabzında
dahası giz bırakır geçtiği yerlere
ve ben girift bilmecelere dönerim
unuturum bedir gecelerini
buluşurum gülüşünle
-aşk Marmarada yıkarken gölgesini
5.0
100% (13)