1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
906
Okunma
Renas telefonu kapattığında ,
Heyecanlıydı ,
Elleri titriyordu .
Yarı mutluluk ,
Yarı hüzün ,
Karma karışık bir haldeydi .
Portreleri bir sergide tanıtılacaktı
Farklı bir portre değildi
Sevdiği kadının potreleriydi .
Renas mutfağa gidip soğuk bir su içtikten sonra
Çizdiği son eserinin karşısına geçip ,
Zingerilla’nın kara gözlerine baktı .
Uzun şelale saçlarında,
Parmak uçlarıyla okşar gibi portrede gezdiriyordu .
Bazen ’sen’ diyiyordu susuyordu .
Gözleri doluyordu .
Portreyi aldığı yere koyarak ,
Westminster caddesine doğru yüzünü döndü .
Gözleri Piccadilly Circus ’un dar ve taşlı sokaklarına takılı kaldı .
Yüzünü tekrar portreye dönerek ,
Beyaz , dar kesim gömleğinin kollarını açarak
Koltuğa oturdu ;
’’Bazen ,
Paramparça edesim geliyor dört duvarları .
Yıkasım geliyor ,
Haykırasım geliyor ,
Kendimi öldüresim geliyor .
Ve bazen de portrelerini yırtasım geliyor ,
Paramparça edip ,
Bir ucurumun kenarından savurmak ,
Ve seninle beraber,
Kendimi de o boşluğa bırakmak isityorum . .
Gözlerin ,
Sesin ,
Bakışların .
Zihnimin nefesini kestikçe kesiyor .
Yüreğim, aklım, ruhum, bedenim seni unutamıyor . .
O dar sokağı . .
O kalabalık caddeyi unutamıyorum . .
Kucağımda ağır yaralı ,
Son kez boynuma dolanışın ,
Kanlı ellerinden tutup öpüşüm
O cadde ortasında seni kaybedişim .
Bir başımıza kalışımız koca dünyada
Unutamıyorum .
Bu yüzden gözlerim hep oralarda takılı kalır .
O dar sokakta hain pusuya düşüşlerimiz ,
Beni korumak için bedenini kurşunlara dikişin ..
Gözlerim hep orada takılı kalır
Biliyorum
Oradan çıkıp geleceksin
Geceleri kuşanıp Ay yeniden yüreğine değecek
Bedenin şavkıyan ışıkla yoluma aydınlık olacak
Göğün iki yakası yüreğine yapışmış ,
Burnumda tütüyor ıhlamur kokulu tenin .
Umutlarımı ,
Düşlerimi ellerinden tutup getiriyor yüreğime . ’’
Haykırışlarından sonra hıçkırıklarla ağlamaya başlıyor Renas .
Elleriyle yüzünü kapatarak ,
Göz yaşları sakallarını ıslatıyor.
Kendini ne kadar da tutmak istese de tutamıyor .
Rüzgarın esintisiyle salonun penceresi bir anda açılıyor ,
Duygu fırtınaları estikçe yüreğine,
Ruhu tir tir titriyor .
Duyguları yürek ceplerine sığmıyor ,
Dolup taşıyor
Söylemek isteyip de söyleyemedikleri o kadar çok ki .
Bazen kağıdı kalemi alıp yazıyor ,
Bazen de tuval in karşısına geçip düşlerindeki Zingerilla’yı çiziyordu .
Yüreğinin saklı bahçeleri
Fırsat bulursa düşünmekten
Yar’dan atlayacak .
Mirza koltuğunda gözleri yaşlı bir şekilde uyuya kalmış ,
Tekir kedisi ise Mirza’nın kucağına çıkıp patilerini temizliyordu .
Uyanarak banyoya gidip sıcak bir duş alıp ,
Mutfağa geçip sıcak bir kahve yaptı
Etrafı biraz toparladı
Dağınık ve gereksiz kağıt parçalarını ise çöp tenekesine atarak
Tablolarını düzenleyip,
Üzerlerindeki beyaz örtüleri kaldırdı ;
Sergi . . .
Yakın dostlarından birisi
Kırmızı elbisesi sol omuzundan aşağıya doğru sıyrılmış portreye daldı
Mirza’nın yanına geçerek ;
’’ Gözleri , gülüşleri
Kahkaha atışları
İnci taneli bembeyaz dişleri
Her baharda bir başka ,
Her baharda bambaşka gülüşleri var yüzünde .
yüzündeki ince çizgiler
Yanağında ki gamzeleri
İlk baharda ki, sevinci .
Zingerilla’yı ayakta tutan ,
Sensin Renas !
İnce ve narin parmakların ,
Umutların ,
Düşlerin ,
Sevgin ,
Aşkın . .
Sevgindir Zingerilla’yı ayakta tutan .
Zingerilla’nın eserlerindeki her bakışları ;
’’Ben hala varım , ben hala yanındayım ’’ der gibi .
Sevdan umman, umman
Yüreğinde dolup taşar .
Uzaklarda ki resimleri çizersin .
Sessizce bakıyor gözlerinin içine ,
Zingerilla senin yüzündeki tebessümün.. ’’
Renas ,
Serginin en önemli resimler bölümüne geçerek ,
Etrafında toplanan yakın ve yabancı dostlarına ;
Kürtçe ,İngilizce ve Türkçe ’’hoş geldiniz’’ dedikten sonra ,
Açıklamalar yapıyordu
Serginin önemini anlamını ,
Uzunca bir roman gibi konuşmasından sonra
Fransız kadın şairlerinden Blanche
Ve aynı zamanda Zingerilla’nın yakın dostlarından ,
Zingerilla anısına şiirini takdim etmek için kürsüye yaklaştı ;
Kısa bir alkışlamadan sonra ,
Mikrafonu düzeltip ,
Şiirini okumaya başladı
Önce Fransızca
Sonra İngilizce
Ardından Renas Kürtçe Tercüme edecekti;
’’ Ah Roza ,
Cansız bedenin dahi
O kadar güzeldi ki !
Gözlerin tablolarda o kadar güzel bakıyor
O kadar sıcak bakıyor ki
İçimiz ısınıyor
Yüreğimizde güller açıyor .
Kanlar içinde kalan bedenini
Henüz toprağa vermemişken
Melektin sanki
Güneş yanığı tenin
Geceleri şavkıyordu
Yolumuza aydınlık oluyordun
Ihlamur kokulu tenin
Misk-i amberdi, cennetten gelen.
Her şey yakışırdı tenine
O kadar güzel dururdu bedeninde
İşte bir tek şu beyaz kefeni yakıştıramadık.
İnce ellerin ,
Narin ruhun ,
Gülen gözlerin ile,
Uçtun evimizden , cennet kuşu Roza .
Renas Tutaste
5.0
100% (1)