0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1226
Okunma
Bilemiyorum efendiler bu kaçıncı güz
Rusyalardan gelen kışlar toplumsal bir hengameye sürüklüyor beni
Meydanlar dolup taşıyor ve ben hüzünleniyorum
Koşuyorum, koşuyorum, son kez yaşıyorum güzleri
Ah! benim ellerim nasıl özler seni
Özlemek benim literatürlerimin en şahane vergisi
Hindular bir manastırdan aşağı gidiyor,
Öyle oluyor işte özlemek
Hatta bazıları bir meydan ortasında yanıyor
Bir özgürlük adına
Ben de çıkarırım isyan Anadolu’da
Benim isyanlarım hasretinedir Minderiska!
Toplumumuz meşru bir tiyatroya katılır
Hayatımızda sallandırdığımız kuklalarda hipnozuz biz
Uçaklar iki yüz promilden sonra ağlar
Belki de bir bildiri yayınlarım ben de
Seni özlemek bugün bedava!
Bedava özlemektir beni ağlatan
Ağaçlara sarılan kuşlar misali
Sele kapılan bir sevdanın tutumu bu
Seni özlemek en zorudur Minderiska
Çocuklar ölmüş bir zamanlar
Tarihlerini bilmek istemiyorum
Hepsinden birer lokma hüzünle seni anımsıyorum
Dudaklarımı kuruturcasına özlüyorum seni
Söylemeliyim Madam Minderiska:
Sen benim kalbimin manifestosusun!
Benim katlim vaciptir toplum katında
Ağlarım onlara
Bugün bir çiçekçiye rastladım
Kutular dolusu çiçekleri mezarlar almış
Yürüyen ölüler kiralamış ruhları ve çiçekleri
Ağlayan, gerçek çiçekler üzüyor beni
Hasretinin ardından nehire bıraktığım bir sigara
Yakıyor bütün okyanusları
Elbette seni seviyorum
Ve severken benim etrafım bir gül bahçesi!
Isparta’nın sahici meyhanelerinde gül suyu konurmuş masalara
Mezeler benden olsun hem de gülden
Donaltılmış masalara birer balon
Abiler benim balonlarım sahicidir!
Bir çocuğun destansı hayalleri
Ah! ne ağıtlar yanar geceye
Bu kudretli bir iş sevgilim
Seni özlemek ekmek almak kadar onurludur
Ama toplum müsaade etmez meşru ekmeklere
Sen yine de çık gel, bir çay içer ısıtırız donmuş kalplerimizi
Seni bir meydan boyu seviyorum,
Yokuşlar dolansa da ömrüme,
Yollarım hep düzlüklerine çıkıyor
Vadi derinliğindedir. Sevdan.
5.0
100% (1)