1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1833
Okunma
Yalnızlık geldiğinde,
Karanlıkta kaybolurdu gözler,
Ve biterdi yaşam devam ederken.
O ince çizgide yürünmezdi,
Aldığın nefes daha bir yabancı gelirken kendine.
Kalbinle anlaşamazdın.
Hoşçakallara boğulduğun günlerin yarınlarından fazla.
Eksilmek miydi hayat ?
Güvendiğin an ihanet ediyordu sana.
Ve nice oysaların,
Keşkelerine sebep olmuşsa,
Aşktan geriye kalan,
Sadece kapanmayan bi yara.
Günlerden eski bir gün.
Yabancı gelmiyordu güneşin doğuşu,
Ordan oraya koşuşturan umutların arasında umutsuzluk,
Yalnızlıka kalabalık arasında kalan,
Bir acemiydi sevgi,
Her defasında yanlış kişiye adres soran..
O yerlerde yaşamak vardı uçsuz bucaksızlığınla
Yarım kalmışlığın korkusuzluğuyla,
Daha kötüsü vardı kaybedecek bişeyi olmayana,
Kaybetmekten yorulurdu korkularına,
İsim verdiği kalanları,
Tuz bastığı yaralar,
Küf kokan bir geçmiş,
Ve boyaları çalınmış bir ressam misali,
Tualden kaçardı kendimizden çaldıklarımız..
Kelimeler kaçardı senden
Elinde solardı en güzel çiçek.
Ve batırırdın bir gemi misali en güzel aşkı
Buydu sana biçilen.
Mutluluktan mutsuzluk yaratmak,
Başladığın her yeni şeye,
Eskilerden tanıdık bir nokta koymak.
Kayıpların vardı.
Şimdilerde kendinden fazla
Yarından eksik
Hayattan alacaklı
Hoşçakalmak kadar gidememek zor olandı.
Hayıra kıyamadıklarından aldığın hayırlar,
Ve seviyor dediğin herşeyin,
Hiçbirşeydi şimdi..
Canın yağmur misali anlıktı.
Mevsimlik ömürün " ama " lardan yorgundu.
Ve bitiş misali tekrarladığın o acı sonlar,
Solan bir gün gibi,
Kaybettiğin güvenlerle sana tebessüm ederdi.
Çok uzaktı.
Hayat çok uzaktı.
İnsan güvendiği kadar üzülür,
Sevdiği kadar sevilmezdi.
Ve sonbahar misali yaprak döken ağaç gibi,
Bakmakla yetinirdi,
Bir zaman ondan olana.
İnsanı güvendiği kadar sevmez,
Üzüldüğü kadar severdi,
Sevilmeyişlerine.
Vesselam
5.0
100% (3)