14
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
2320
Okunma
sen
sade bir nehir
aktıkça
gözlerimin otağında
öylece durur hasretin
yar bildiğim
sevda dediğim
sade bir nehir
kelimesiz gün dökümü
içli bir su perisi
Meriç…
kolların var senin
bezmi alem içinde
sardıkça sırtımı sıvazlayan
ellerin ve gözlerin
babam gibi kokan
pamuk şekeri ayrılıkların
tadı damağımda kalan ilkyazların
hücrelerinde kuzey rüzgarı
kınına sığmayan suyunda
bin parça bu gün zaman…
arka bahçelerin var senin
ruhumu okşayan
akşam sefalarının gölgesinde
yarım yamalak kelimeler defnettiğimiz
güneşi içtiğimiz
ikindilerde yağmur beklediğimiz
kırılgan gözlerimizin tenhalarında
karıncalar beslediğimiz
bahçelerin var senin
yeşilinde yeniden doğduğumuz
sesinde ekmeğimiz
gözyaşında ceviz ağacımız…
saçların var senin
tel tel birikmiş sus tortusu
dalgalandıkça irem buğusu
kutsanmış lehçelerin
kanıksanmış acıların var
kırıklarına tutunmuş
yosunlu dileklerin
üç vakte kadar
döner sevdiğim…
bıraksam kendimi suyuna
terim bulaşsa kıyılarına
kanayan düşleri kurutsan
öpsen
kabuk bağlasa yaram
ve iyileşse zaman…
kapıların var senin
annem gibi
eski çağlardan
asırlık sevdalardan uyanan
yıldız kokan gecelerin var
kaleiçinden duyarım sesini
ayaklarıma hüzün düşer
nefesim boyun büker
sabun kokulu kızların
saçlarında tütersin
çatık kaşlarının ardında
inkara soyunan yolcuların var
günahını saklar yatağın…
bilirim
babam gibi seversin
annem gibi
siyah ve mavi sesin....
koynuna el sürsem bu gece
bulutların kokusunu bıraksan ömrüme
bir damla aşk olsan gözümde
saklasam seni
yüzümün köşelerinde...
ahh Meriç
senli bir kuyu bul şimdi bize
ölmeye gidelim yine
susuz yaz gecelerinde…
(( elçin ))
5.0
100% (34)