9
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
2253
Okunma

|| Bilir misiniz (?)
Ötesiz bir sevdanın esiriydi ellerim
Bu yüzden parmaklarım olmadı hiç… ||
||
Ölüme kılınan sélâ vakti.
Göğüs ucumda kıvranan ruhların merhameti kadar
Azalıyorum vardan yok oluşuma.
Hayat pervazsız bir boşluğun içinde gizli.
Sessizce taşıyorum duvarlardan.
Çıplak bedenimin soğuk cehennemi kadar
Uzanıyorum göğe.
Tân ağartır aklımı.
Aklım ki yıllardır kayıp!
Yâ Râb!
Güneşi doğmayan sabahlarıma âbdestsiz uyanmaktan
Utanıyorum.
Bir Fâtiha Sûrési miktarında ayır boynumu gövdemden.
Gözlerinin rengine döndü bu şehir.
Baksam titrer bakışların.
K o r k u y o r u m genzimi yakarken sesin.
Çoğu kez hıçkırır özümde ki sancı.
Bana her gece şahitlik eden rüyalarım yoruldu.
İçimin kör kuyusunda;
Sensizliğe uzanan eller bir bir tökezledi.
Diyorum ki;
Git / sen çok uzağıma
Kör kuyularda ki Yûsuf’lar şahitlik eder
Kör bakışlarımın seni arayışına.
||
Sérkéş bir ruhun ellerini tutma vakti.
Üşümeye yüz tutmuş bedenim
Devriliyor kar beyaz(ı) saçlarıma.
Kimsesizliğin sîrâçında ağlıyor gözlerim hesapsızca.
Tırnak diplerime kadar yağmalanıyorum.
‘ Aşk bana haram!
Dün gece melekler fısıldadı kulağıma.
Meğerse;
Ölüm uykusuymuş uyuduğum.
Pusulasız hayatın göbeğinde sallanırken yüreğim
Saçım, başım, aklım darmadağın.
Silkelensem diyorum!
Kafirlerin burnundan düşer mi günâhlar.
Yâ Râb merhametinle kucakla bizi…
İmanı olmayan bir âzâp mahşerinde
Kefen beyazı ölümler tabutta uyuduğu sürece
Âğıt yakar bir â n n é.
||
Ruhumun faturasız ‘’den’’ hali.
Daha kaç isyan doğurur dudaklarım
Cenazesi kılınmayan intiharlı bedene.
Tutunamadığım hayatın boşluğundan
Ne zaman düşer ellerim
Ve ben ne zaman kırarım kemiklerimi
Râbbim beni bağışlamazken…
Gözyaşlarının şér olduğu vakitte
Daha kaç defa déstur(!) çekmeliyim
Âşkın gel(e)meyişine.
Kabuk bağlamazken gözlerim
Hangi güvercinin tüylerinden başlamalıyım
Yeniden doğruluşuma.
İsrafil’in sûrâsını tadarken dudaklarım
Kaçmak istiyor çaresiz duâlarım
A l a b i l d i ğ i n c e.
Bir günahın zulmüne uğradı boynum
Boynum ki kırılası
Kır diyorum yoksa nefes alamıyorum.
Maskeli gülüşlerin zulmüne uğradı saf yanım.
Tebessümlerin art niyete kullanıldığı
Bir ömürden bahsediyorum
Çekilin artık
Yoksa kafirliğe sâbâ edecek pis ârzularım!
Kesilen zamanın ayyaş vaktinde
Tutuklanır sancılanan yanım.
Bir söz düşer dudaklarıma
Gökyüzünün şafağından kalma.
’ Ben bu gece de onun yüreğinde atmadım anne. ’
Yaşlandıkça tırnaklarımın ve dişlerimin olmadığına
Melekler tanıktır.
Hangi ömür çaldı ki seni benden
Ne zamandır
Boynu bükük bir şiir yazmamıştır parmak uçlarım.
||
Téspih taneleri gökte kırılırken
Git artık yürek dérgahımdan.
Kadersiz bir iç çekişin
Alın yazısıydın sen!
Sorarım sana yâr;
|| Gökten zémbille mi indin
Nedensiz bir şekilde u n u t a m ı y o r u m seni. ||
Mezarın en can alıcı sesiyle irkiliyorum.
Kan ayazı gülüşlerim yarım yamalak
Ve sana uzak gelen bu kentin
Bana ırak neresi varsa oradan sesleniyorum
|| ‘ Seni sevdiğim için özür dilerim. ||
Bir kırlangıç masumiyetinde ölürüm şimdi
Ellerim boynumda
Dudaklarım göğün minberinde.
Bozulmuş bir sırrın ötesi yok artık içimde.
Beşiğe belense de gözyaşlarım
Artık yüreğim, yüreğine t / uzak
Annesiz bir yarın nasıl oluyorsa…
—işte tamda b / öyleyim! ‘
5.0
100% (24)