3
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
2760
Okunma

Sinemde gizli kalsın a d ı n
Adın ki ebedime ezelimdir.
Hüznümün gece bohçasında sakladığım bir karış aklımla sesleniyorum sana
Ey benim içimde ki gurbetim…
Karanlığa bulanmış gözlerimden en çok sana dokunuyor kirpik uçlarım.
Ve Arş’tan duyduğum sesinle düşüyorum nisan topraklarına
Hadra hadra, karış karış…
Göğüs ucumda kıvranan binlerce ölünün tövbesi kadar
Çoğalıyorum sondan başa.
‘’ –Aşk ‘’ diyor içim
Susuyor ömrüm.
Çıplak ellerimin iz düşümü kadar
A d ı n ı n
Semasına dönüyor bakışlarım
Duâ duâ…
Özümde duran sancıya
Geceme eşlik eden rüyalarımda ki siluetini tanıktır!
İçimin kör kuyularında sana yalvarıyor d i l i m.
Tökezlemeye mahkûm ayakuçlarımın
Kenarlarında duran izlerine dokun.
Şiltesinde kaybolan ruhumun yakasından tut,
Çek ömrüne.
A l a b i l d i ğ i n c e.
İzin ver bulayım seni.
İzin ver göreyim ahvalini.
Kekeme kalmış ömrün son hecesi gibi lisanın dudaklarımda.
Şimdi aynı bakan gözlerimizin dar yakasında
Sayısız ölesim var sana!
Senden ayrılmayan parmak uçlarımın
Ve kaderimin çizgilerinde seninle yürüyesim…
Kıyama durur gibi kendime gelmeyesim
Ve bir anne yüreğiyle nârâlar atıp,
Musalla taşında bekleyen bir ruhun tırnaklarından çıkıp
Yüzünün çizgilerinde kaybolasım var!
Yolunu kaybetmiş bir seyyahın ardından kendime düşüşlerim
Ve şu geçen zamanı sensizliğin olmadığı bir şehre s-atıp
Aşk diye kendi içinde saklanan yüreğimi sana emanet edesim var.
Yusuf’un aşkına kelamlarını ters düz eden Züleyha gibi ömrümce bekleyesim
Ve hiç umulmadık bir anda Yakup sabrıyla sana sarılasım var.
Hicri düşerken mabedimin en zari zari halinde
Kıymıkları dudak içimden yutkunurken, bilmez misin şerh ahvalimi
Tan yeridir sesim
Giyotinin çığlığını yaşarken kulak diplerimde
Söyle ey can-ı canım
Ne zamandır esrik harflerin(?)
Titreyen nefesimin boşluklarında ansızın duruldu sesin.
Ah benim özüme melâl halim
Gölgelerimin mâhlası
Kıble-i sinesinde aşkı arayanlar gibi
Alnımın dar yakasında seni arar durur ellerim.
Ey ömrümün perdesiz yanı
İçimde duran yetim hüznüm…
Ben bir tek a d ı n l a yaslandım duvarlara
Senin ayak izlerinle başladım bu şehrin topraklarında kendimi bulmaya.
Ebedimden sıyrılmış tüm ayrılıkları hibe ettim günahlara
Ve seni sevmelerimle sıyrıldım aralarından
Kalemin boynundan asıp,
Aklımda üşüyen yanımla ömürler boyu seni sevmek isterim.
Güneşi doğmamış şehrin
Karanlığında gizlenir durur ürkek yanım
Ötesi bir gâm oturur içimde
Arapça kokan teninin çizgilerinde
Mihrabına gelirdim
Kaç defa sur üflenirdi ardımda.
Ey benim baktıkça kayboluşum
Bilmezsin, yüreğimin orta yerinde cümle âleme seni anlatırım.
Saç uçlarının en ince yerinden kopar kıyamet
Ve mahşer-i senin avuçlarında yaşarım.
Ey canımın can taşı
Sabrımın selamet yanı
Yârin aşkında en saf secde halim
Ne zamandır sana hasret içim
Bilir misin?
Kaç defa böldüm uykumu gece yarısı kimsesiz saatlerde
Kaç kez eğildi başım suretinin önünde
Ve ben omzumdan atıp tüm telaşlarımı
Odamın duvarlarında seni izlerim, aynalarda yansımayan
Boş gözlerimle…
Utangaç duran ruhumun
Toprağa değen ayakuçlarımın azizliğinde
P-aklanır kalbim zemzem-i sevda ile.
Ve Yârin minberinde seni anar içim
Dilimin boşluklarında tökezlenir hasret.
Al beni ömrüne yar…
Can-a Züleyha olup, Yusuf misali utanarak bak ahvalime.
Hira’nın ardında tutsak kalsın ellerimiz…
Ve her nefes kıymığında
A d ı n l a başlasın yüreğim atmaya.
Ben neyleyim kalbimin sendelenmiş lisanını
Yârin eteğinde kapanmayacaksa gözlerim,
Dudaklarım değmeyecekse.
Dualarımda sana çıkan cümlelerimin en saf yanlarıyla
Avuçlarınla tut ömrümden,
Doksan dokuz a d ı n hürmetine
Hâk aşkıyla…
Zên. //YirmiAltıTemmuz2016
5.0
100% (13)