4
Yorum
32
Beğeni
5,0
Puan
2493
Okunma

Ayrılıklar sek içilir
Yâr’adan öte…
Gri bir kentin ayaklarına asarak ruhumu, en yoksun halimle sesleniyorum sana…
Ey içimin gurbeti
Yağmurlara karışan gözlerimden sayıyorum kirpik aralarını.
Ve dudaklarımın arasından düşen damlalarla yürüyorum peşin sıra.
Kalbimin ortasında kıyama duran kemiklerimden
Düşüyorum göğüs hizana.
Üryan kalmış duâlarımın ardında saklanıyor kelimelerim
Bilsen ne kadar ürkekti seni sevişlerim…
Karanlığımda üşüyen ellerimden bihaber
Mum kızıllığına aldanan gözlerimden okunur senli cümlelerim.
Kalbimin körpe sığınağında sana hasrettir içim.
Ağır aksak yürüyen ayaklarımın
Parmak uçlarına dokun.
Düşün…
Kaç kadın seve bilirdi elleri boynunda
Dizlerinden öte.
Tutsak edilen sözlerimin kenarından asıldıkça
Kendimi yıllarca bulamadığım bir ömürden salınıyorum ayakuçlarına.
Bağrımda biriktirdiğim sevdanın
Üç atışında kalmıştı yüreğin.
Dilimde gecelerden bozma karanlık
Pencere ardında uykuya yatırdığım acıların adıydı
İçimde gezinen sancı.
Ey kıyamına başımı devirdiğim
Sensizlik, ölüm uykusuna yatmak gibi bir şeydi.
Girdabında kayboluşlarım
Yürüdüğüm kaldırımlar kadar esrik
Gözlerim perdesinden çıkacak kadar kızıl
Ve ben bir ölüyü andıracak kadar güzel değilim.
Artık bütün kadehler senin güzelliğine…
Zên. //OnDörtŞubat2017
5.0
100% (23)