rengarenk
kırmızı paçaları
bakınca pervazın altından
ayakkabıyı örtecek
bir dans ve sekerek topuklarından
daha yukarısını öpecek
çıkıp dışarıda duran ağaca
hatırlıyorum söylenenleri
babasının
babası dikmişti
duvara eğilmeden
güneşe doğru
yol almıştı uzayan dallar
şimdi o dalların arasına saklanıp
içimi
gülümseten ışıklı pencereye bakabilirim
kollarınıza beni alıyormuş gibi
yaprağın kenarında kayan esintileri
birleştirip avuçlarımızda
sevişe biliriz belki
müziğin ritmini sallanan ellerin yazıyor
duyuyorum gözlerim kapalı
nefesiniz den kopan fırtınaları
yanağımda
kırmızı gül dokusu
ve kokusu
uçuşan kalbim
bir dans oysa hayalin ağaçlarda
sönüp giden bir
yıldız seni düşlerim başım dönerken
aniden dudaklarıma değen dudakların ıslanır
seni hayal ederken.