acıyan bir gülüşle yağıp duruyor
sırtında koca bir çuvalla hamalın geçişi
zamana yenik düşmüş kederleri
beyaz bir masal gibi örtüyor kar
serçelerin yüreğini

besbelli yankısı da olmalı bu rüyaların
üstümüzde sıcak ağustos batıkları
ilerleyen gemilerin sevinci
bükülen sakin dalgalar
ve kıyılarda bir sezi

ağacın altı gölge
uzun ayakları mışıl ve tatlı çocuk
martıların kız kardeşleri ve mavi
büküp boynunu sızlayarak gelir
bunalmış bir günü bırakarak göğe

ateş sen ne güzel bir vatansın bütün dünya canlılarına
suya tat veren taşın rengi
ışığa yürüyen salkımlar
ne güzel uyuyorsun böyle karın altında

bulutlar ki ölüm habercileridir hissin
her gece konuk olur mezarına gölgelerin
göz yaşları serin denizlerden çalınma
heceler boşalır mırıldanarak
ve bekler sabırlı toprak
çiçeklenmiş düşleriyle baharı

ey kaynayan anın durduramadığı o garip ezgi
güz tesellisi bir ışık için
yıldızlardan umut dileniyorsak
bil ki
dudaklarımızda hala sıcaklığı var yorgun senelerimizin.