2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
7918
Okunma
mermerler çatlıyordu alınlarımızdan
damar yerlerimizden
duyduğumuz seslerden gözlerimiz kamaşırken
sevdiğimiz bütün çiçeklerin dallarında bahar açıyor sandık
ışık ellerimizde, sesler kulağımızda , işte buna aldandık ..
duvarlara ellerimizle değil belki , resim çiziyorduk hasretten
hayallerin bile çok ötesinden , uzakta bütün gök gürültülerinden
ışık yedi rengimize emanet , bir vapur dumanı gibi tütüyordu
dediğimiz hasret bugünlerimizi, buğulu dünlerin içine çekiyordu .
güneş yüksek ağaçlardan dökülürken , sabahın açlık vakitlerinde
biz uyanmadan ayrı sevişmelerde , dudaklarımız kan-ter içinde
ellerimiz düşüyordu akan nehirlere , gözlerimiz ve ayaklarımız
suda gölgelerimiz büyürken , küçülmelerden oluyordu sancılarımız .
önce çobanların kavalında bir ninni , anne sıcağından sevgili
ezberdeki türkülerimizi söylerken , çocukluğumuzun dilleri
ölü cellatların kör ellerinde , ilerlemiş hükümlerimiz sallanıyordu
kulağımıza elden düşme oyuncakların son çığlıklar saklanıyordu .
kırılmıştı artık bütün duygularımız
iliklerimizin boşaldığı yerden
dalgalı denizlerin yol göstermez fenerlerinden
uzak limanlara düştük , çizgilerimizin masum tarafındaydık
ışığın ve sesin olmadığı yerde , yazık öykülere yazıldık ..
CEVAT ÇEŞTEPE