1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1120
Okunma
I.
Çünkü kimse bilmiyor
Senin iyiliğinle benim mutluluğumun doğru orantılı olduğunu
İskele bölünüyor bir Venüs misali bir zaman anında
Zaman: ikindi
Kayıkların bana verdiği yetkiye dayanarak kendimi
Bir iskeleye bağlıyorum
İskeleler ağlamaklı.
İnsanlar bir ruh mumu kadar sönük bir şekilde yürümeye devam ediyorlar
Bana kalırsa
Bu işin en çıkarcıları: martılar
Onlar bazen bir hüzünden besleniyor elleri lezzet simidi bir hüzünden
Her zaman olduğu gibi,
Sigaram ve rüzgar bir savaş halinde
Ve kırık iskeleden bir vapur daha kalkıyor.
II.
Bir gün ben de soyunacağım Galata Köprüsü’nde
Ortalık kar-kış
Beni vuracaklar köprüde
Ve tarih: bindokuzyüzbilmemkaç
Hay hay! vursunlar
Bu en kötüsü değil çünkü,
Ellerinin ve gözlerinin bir kan kasesi olmasından daha kötüsü
Bir vapurun ardından hiç mutluluk ekememiş bir martıdır
Benim haysiyetten yakınan tanıdığım bir esnaf gibi şimdi yollar,
Bilmiyorlar Tanrım, bilmiyorlar ne mutluluklar ezildi bu yolda
Ve kırık iskeleden bir vapur daha kalkıyor.
III.
Cenaze marşım gece beşten sonra okunuyor her gün
Sana sayıkladığım yığınla sevdam var benim
Soğuk hep arkamdan vuruyor
Hastalıksa büyük meziyet
Ben son durağı bilinmeyen bir otobüs misali
Bir cami minaresinden aşağı sarkıtıyorum kendimi
Diyorum ben kimim ve
Neredeyim?
Sevgili Tanrım Avcılar-Eminönü hattı var mıdır bu durakta?
Sen üzülürsün ama ben bir kuş olup kanatlanacağım biraz sonra
Ellerimi değdiremezsem ellerine
Bir kar tanesi gibi savrulacağım sağa sola
Bileklikler diziyorum ellerine kimi siyah kimi kırmızı
Soğuktur sen al montumu en iyisi
Çünkü kimse bilmiyor
Senin iyiliğinle benim mutluluğumun doğru orantılı olduğunu
Ve kırık iskeleden bir vapur daha kalkıyor…
5.0
100% (1)