2
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
1078
Okunma
iri sivilceli bir çehre aynada dağılıyorsa ve ayna kirli kanlıysa
çok konuşan adamların dahi sözü kesiliyor
buzlar erkenden çözülüyor işler hep acele telefonluysa
yani her ağıt bir çocukluk sonuysa; artık kıyamet kopma vaktidir
güzellik aynada tutuklu kahve kırıtmalı saatler başlamıştır
hüzünlü bir zaman yolda bırakılmış bir çocuk vardı vakti mayalayan
köşe başında bir mektup kaçamak sigara dumanı ve küfür
anı defterlerine düşler kazınmıştı gündönümü kötü bir jiletle
muzır satırlarla dolu tahta sırada isim ve kazılmış kalp
efendim içe dönük yüreğimin korkunç kitaplarına başlayabilir miyim?
gerçekle yaşanmamışlığın başucu fotoğraflarını bulmalıyım
burunlar almalıyım göğüsler almalıyım rengi olmayan sözler
özleyiş kokular almalıyım diş izleri gerilmeden pörsümeden
kendini doyurmağa çalışırken iki aç çocuk geçmişi unutarak yaşarken
sükut yanaklarına inmeden asırların biriktirdiği kaderle tanışmadan ruh
istibdadında esareti bitirmeliyim yaşanmışlığın
kızarır birdenbire gözü dönerde zamanın yüzümde çığlık çığlığa bir şehvet kasırgası
dehşetle irkilir acıkır hep acıkır hiç bitmeyen bir ayinde gezer gözlerim sanki
böylece ümitsiz tasalar fırtınaya dönüşür dağılır hüzün dalgaları
kuduz bir köpek mi akrep mi yelkovanı ısıran yaklaşma saatler yaklaşma
kaçmak istiyorum çocukluğu bitirme sınavından elimi tut çekiyorlar elimi tut bırakma
kartonları verilmiştir bu filmin boyutları bellidir sözcükleri uzunluğu öpüşü bellidir
İç bükey bir camla kesilir makara şeritler gölgesi bol mavimsi kopuk kopuktur biraz
tek teli çığlık özü bir saz gibi usanılmaz yeniden yeni den seyredilir
iç denizlerin sahibi böylesi yalnızlığı son deliğine kadar düğmeler
gitgide kamburlaşan bir çocuk sesini anne rahmine ilikler
aynalar kimden öğrendi sandınız çirkinliğin ipince çizgisini?