0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
889
Okunma
Eflak ve Boğdan Prensi’de biliyor
Eflatun gözlerini ne kadar sevdiğimi
Ki senin bir uğurun vardı
Böcekler bile kıskanırdı!
Şehirlerarası her yolculuğum cam kenarından seni izlemekle geçti
Seni bir ovada buluyorum kimi zaman
Yahut bir dağ da
Haber verdim dört bir yana
Peşi sıra her tilki ve tavşan
Bir bir hazır ola geçti
- Lütfen hayvanları ve kuşları seviniz
Çünkü onlar ellerine ve gözlerine birer şahit!
Sahici ellerim var benim
Pek bir kasvetli
Tohumunda üç beş çiçek proteini
Kısmen seviyorum seni
Lakin hep özlüyorum
Sevgilim sen bir ovasın düzlükte
Kaybolsam ne çare!
Şoför ağabey, İsmail ve ben
İçiyoruz yine Çiçek Pasajı’nda
Kadeh kaldırıyoruz
Kaldırıyoruz ve hesabımız kabarıyor. Olsun
Saçlarım kadehimde her gece
Ağlamak ne çare!
Kış gelirse üşürsün
Sen üşürsen, kuşlarda üşür
Kuşlar sevgilim, kuşlar
Ağlamaklı oluyorum birden
Seni özlemek sevgilim,
Kurbanda kesilen kuzular kadar masum
Sevmek ne çare!
Kaybettiysem de bulurum
Hem bulmak seni
Büyük meydanlarda
En büyük heyecan içimde
Ben bir serzenişte bulunuyorum şimdi
Bağırmak ne çare!
Toplum sel oluyor
Gözlerin sel kapağı
- Lütfen sel yapmayınız.
Çarşamba günü Çarşamba’da yağmur yağıyor
Korkuyorum sevgilim
Çünkü yağmurlar: şiddetli saksafonlar kadar acımasız
Ben seni seveceğim her gün, her gece
Şimdi sen sıkılıyorsun biliyorum
Eh olmazsa çık gel gece
Ne yani illa sevişmeli mi?
Gözlerin var, gözlerin
Ben sallanacağım gözlerinde
Hastayım biraz yavaş salla
Hapşırmak yürürlülükte
- Lütfen nezleye dikkat
Nezle olmuş bana, ellerin gerek ellerin
Kitap ayracı ellerin var senin
Çünkü her satırım senin için
Seni satırlarda çizmeyi çok severim.
Sevmek ne çare!
Ah bir şimdi gelsen bana
Şöyle karışık tost yer gibi bakışsak seninle
- Lütfen çayları unutmayınız.
Sonra bir tütün yaksak
Güneşte tepeden vursa
Silivri’de sahile bir tütün yahut iki tütün atsak
Tütünü alan Silivri’yi geçmiş!
Sana söylemediğim yığınla hazin var ellerimde
Montumun iç cebinde
Olur da bir gün seversin diye
Beklemek ne çare!
5.0
100% (1)