0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
644
Okunma
o geceyi şöyle anlattı
sıkılarak günlük işlerimizi ciddiye alıyorduk
çekin yazılması karşılığında prestij düşürecek kararsızlıklara
sadece biraz nakit son verebilirdi
saat on ikiye doğru hafifçe saçlarını büktü eliyle
on ikide evine girdi
orası kasvetli ve karanlık bir çatının alt katıydı
odaların birinde kendi iniltilerini kendisi duyan yaşlı adama bir yudum su verdiler
sepetin camdan yukarı doğru çıkmasının anlamı benim için kaçmaktı
sadece kaçmaktı yıllardır yaptığım gibi
kapı kollarına mutluluklar asmak
ardındaki sürprizler le alakalıdır bazen
içinden çıkıp giden sırların tavan yapmış sancısı
azaplara karışır bazen uyuyamazsın
çağrıldık zillerle veya kapı tokmaklarının kötü habercileri ile
çatı aralarında unuttuğumuz ölüye
bebek kaşığı ile ilaç verene de
vermeyene de kızıyordu fısıltısız baş
iki ayaklı duygusuzların bir çoğundan farksız
hizaya gelmiş bir rastlantı ile buldum kendimi orada
birazdan kapatacaksın gözlerini ve susacaksın aldırma
ama ışığı indirme üzerimden
niye korkuyor musun yoksa
evet korkuyor
çok korkuyor ve titriyordu
kalbinden ötesini terk etmiş bir yolcu gibi
göğsünün orta yerine dokunan elin sıcaklığına sokulup hayat buluyordu sanki
o zaman ilk ağlamalarını yağmura adamış
bir çocuğun babası olmayı hak ediyordun benim gibi
sivriltilmiş kalemime kızan adam olma ihtimaline karşı
ucu bitene kadar seni sevmeye hazırdım
buzhane ve mezar
ondan sonrası
beni ilgilendirmiyordu inan ki.
5.0
100% (2)