22
Yorum
49
Beğeni
5,0
Puan
6366
Okunma

Sana yazmaya aç olduğum şu günlerde
suskunluğumun dilsizliğini
dağınık kalan kelimelerimi hoş gör
Bir dirhem umut miktarı gülümse kafi
ve ellerin uykusuzluğuma çare
susma dedi
Maşuk
Ve devam etti Süveyda
Senden sonra salaştı üstüm
aklımın en uzun adımını atarken
kaçakçı bir gülüşün üstüne yağar
illegal düşlerim ki
iki büklüm olur soluklarım
Dilin damağa yapışmasında
hudutsuzca
içimden içime ve içine bağırarak
tüm sorularımı daha kordonu
boğazımdayken boğazlıyorum
gürleşince yüreğim kaburgamı
zorlarken
atışı
Yokluğundaki yok olacağının düşüncesindeki
ısırıktı dilimde kalan
masa örtüsündeki parmak izlerimizle
Tabanımdan sızar kanın sıcaklığı
ikiye bölünür bedenim
çözümsüzlüğün bir bilmecesinde
kıvranır umutlarım içim içime sığmaz
titrer bedenim
Ah be Maşuk(um)
Bilmez misin böyle durumlarda paniklerim
elim ayağıma karışır
yan yana getiremem iki kelimeyi
dudaklarına iliklenirim
devrim olur ülkem bölünür
Ve
Bir çocuk sureti düşer gözlerime
ayağı çıplak saçları sabun kokulu ki
elleri toprağa gömülü
başı dizlerinin üstünde
minik yüreğinde kocaman bir yangın yumağı
bir çocuk iste güneşten yoksun
bedeni üşümekte
Ki Maşukum
Bir ağırlık çöküyor
kelimenin kaburgasına
üç nokta da
bir başka dağılıyor saclarım
ellerinin arasında
Astarsız bir bakış ki gözlerim
bakışını kaçırdığım
zamansız bir ülkede
uyku kadar ölelim dedi
Süveyda
Senin uykun benim kuyumdur dedi
Maşuk
Ve sustu zaman
son-su-za
GölGe
...
5.0
100% (48)