bir uçmak düşlendi şimdi bir uçuşmak kadındı adamı yendi değildim ben kanatlarım göğü hiç bilmedi
gök bir uçmaktı bir uçuşmak şimdi buluttan izleri bir bir belirdi dokunurdum gözlerimle ben olsam ben değildim bir uçmaktı bir uçuşmak adam kadına yenildi
bir uçmaktı işlendi gökte buhardı toprakta zerrecik suda atom yavru kuştu kuşçuk narin insan içinde değildi insana hain
baksan kanatlarımla görürdün düşlediğim bir uçmaktı sade bir uçuşmak sen olsam yoktu mümkünü değil kadına çünkü adam kendine yenildi
bir uçmak var şimdi bir uçuşmak merhaba demek yalancı mavi değiliz birer gökyüzü
Paylaş:
8 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
yoğunluğunuzu ve o yoğunluğun verdiği sıkışmayı çok iyi anlayabiliyorum. mesela sabahın bu erken saati anlamam için yeterli olabilir. çünkü ben de yoğun bir dönemden geçiyorum. ve insanların henüz uyanmadığı bir saatte kalkmak iki satır karalamak... sonra birileri buna şiir diyor. o birileri oluyorum. o birileri başkaları oluyor. yani sonuçta kimin ne dediği de umrumda değil aslında bir şekilde nefes alıyorum yazarak bu yaşam kargaşasında. bir dokun bin ah işit gibi oldu farkındayım:) sevgili Şenol uzun zamandır şiir bildirimi bekliyorum sizden. cidden şu sitede okuduğum en nadide isimlerdensiniz. umarım içinde bulunduğunuz bu dönem hayırlısıyla gönlünüzce geçer ve biz yine o güzel şiirlerinizi okuruz. sınav için çok çok başarılar diliyorum meslektaşıma...ne büyyük umuttur sizin gibi bir şairin bu meslekte olması...
Merhabalar Sema Hanım. Güzel soru: Niçin şiir paylaşmıyorum?
Paylaşamıyorum, çünkü yazamıyorum. Çok sık şiir yazmazdım zaten, ayda bir, bilemediniz iki tane; ama son üç-dört aydır şu KPSS illetine çalıştığım için onu da yazamaz oldum. Siz nasıl yazıyorsunuz ya da başka şairler nasıl yazıyor, bilmiyorum ama benim yazmak için baya bi’ yoğunlaşmam, deyim yerindeyse şiirin seline kapılmam gerekiyor ve ne yazık ki son zamanlarda o yoğunluğu bi’ türlü hissedemediğim için yazamıyorum –ki yazamıyorum diye ömrümün şu son zamanlarını boşuna geçirdiğimi düşünüyorum desem abartmış olmam herhalde. Birkaç kez denedim elbet, denemedim değil, ama ortaya çıkan sözcükler şiir olmaktan o kadar uzaktı ki, en iyisinin ‘şiir beni buluncaya kadar’ beklemek olduğuna karar verdim.
En kötüsüyse toplumsal anlamda ‘şiirsel bir duruşa’ belki de en çok ihtiyacımızın olduğu bi’ dönemde yazamıyor olmam. Bununla iktidar muhalifliğini; çarpıtılan ve yanlış yönlere kanalize edilen ‘toplumsal tepki’ye yandaş olmayı ya da benzer herhangi bir politik argümanı kastetmiyorum. Siyasetin insan hayatını daha mutlu ve daha huzurlu kılabileceğine ömrümün hiçbir anında inanmadım çünkü. Siyaset benim için her zaman ‘zorunlu fena’ olarak kaldı. ‘Şiirsel duruş’ derken kastettiğim şey, şiirin ve edebiyatın ve sanatın, insanları bütünleştirerek dünyayı daha güzel, daha yaşanılır, daha mutlu bir yer kılabileceğine dair duyulan romantiklere özgü bir inanç. Bu inancın erişilmesi imkânsız bir düş, bir çeşit ütopya olduğunu farkındayım elbet. Ancak gittikçe artan bu kirliliğe, bu çarpıklığa şahit oldukça daha iyi anlıyorum: Tutunabileceğimiz -en azından benim tutunabileceğim- başka hiçbir dal yok.
Tek tesellim ise insan yaratıcılığını nasıl da sınırlandırdığını, insanı nasıl da tek boyutlu düşünmeye zorladığını yaşayarak öğrendiğim bir başka çarpık sistemin, eğitim sistemimizin içine bazı şeyleri değiştiremese bile değiştirebilmek için savaşacak bir öğretmen olarak girebilme adına ‘yazamama’ gibi bir sıkıntıya katlanıyor olduğumu bilmek. Benim için fazla idealist bir söylem olsa da, bu da bir başka inancım. Bi’ eğitimci ve bi’ şair olarak bunu en iyi siz anlarsınız eminim.
Sonuçta tüm bunlar, sizin ve sitedeki diğer arkadaşların ya da diğer büyük üstatlarımızın şiirlerini okumama engel değil tabii. Elimden geldiğince takip ediyorum sizleri. Bu takip fazlasıyla sessiz olsa da…
Son bir aydır dişe dokunur bi’ kitap okuyamıyor oluşumun acısını Jose Saramago’nun “Körlük”ünü okuyup bitirerek çıkardığım bir günde sizden şiire dair bir mesaj almak bugün bana ikinci kez yaşadığımı hissettirdi.
yoğunluğunuzu ve o yoğunluğun verdiği sıkışmayı çok iyi anlayabiliyorum. mesela sabahın bu erken saati anlamam için yeterli olabilir. çünkü ben de yoğun bir dönemden geçiyorum. ve insanların henüz uyanmadığı bir saatte kalkmak iki satır karalamak... sonra birileri buna şiir diyor. o birileri oluyorum. o birileri başkaları oluyor. yani sonuçta kimin ne dediği de umrumda değil aslında bir şekilde nefes alıyorum yazarak bu yaşam kargaşasında. bir dokun bin ah işit gibi oldu farkındayım:) sevgili Şenol uzun zamandır şiir bildirimi bekliyorum sizden. cidden şu sitede okuduğum en nadide isimlerdensiniz. umarım içinde bulunduğunuz bu dönem hayırlısıyla gönlünüzce geçer ve biz yine o güzel şiirlerinizi okuruz. sınav için çok çok başarılar diliyorum meslektaşıma...ne büyyük umuttur sizin gibi bir şairin bu meslekte olması...
Merhabalar Sema Hanım. Güzel soru: Niçin şiir paylaşmıyorum?
Paylaşamıyorum, çünkü yazamıyorum. Çok sık şiir yazmazdım zaten, ayda bir, bilemediniz iki tane; ama son üç-dört aydır şu KPSS illetine çalıştığım için onu da yazamaz oldum. Siz nasıl yazıyorsunuz ya da başka şairler nasıl yazıyor, bilmiyorum ama benim yazmak için baya bi’ yoğunlaşmam, deyim yerindeyse şiirin seline kapılmam gerekiyor ve ne yazık ki son zamanlarda o yoğunluğu bi’ türlü hissedemediğim için yazamıyorum –ki yazamıyorum diye ömrümün şu son zamanlarını boşuna geçirdiğimi düşünüyorum desem abartmış olmam herhalde. Birkaç kez denedim elbet, denemedim değil, ama ortaya çıkan sözcükler şiir olmaktan o kadar uzaktı ki, en iyisinin ‘şiir beni buluncaya kadar’ beklemek olduğuna karar verdim.
En kötüsüyse toplumsal anlamda ‘şiirsel bir duruşa’ belki de en çok ihtiyacımızın olduğu bi’ dönemde yazamıyor olmam. Bununla iktidar muhalifliğini; çarpıtılan ve yanlış yönlere kanalize edilen ‘toplumsal tepki’ye yandaş olmayı ya da benzer herhangi bir politik argümanı kastetmiyorum. Siyasetin insan hayatını daha mutlu ve daha huzurlu kılabileceğine ömrümün hiçbir anında inanmadım çünkü. Siyaset benim için her zaman ‘zorunlu fena’ olarak kaldı. ‘Şiirsel duruş’ derken kastettiğim şey, şiirin ve edebiyatın ve sanatın, insanları bütünleştirerek dünyayı daha güzel, daha yaşanılır, daha mutlu bir yer kılabileceğine dair duyulan romantiklere özgü bir inanç. Bu inancın erişilmesi imkânsız bir düş, bir çeşit ütopya olduğunu farkındayım elbet. Ancak gittikçe artan bu kirliliğe, bu çarpıklığa şahit oldukça daha iyi anlıyorum: Tutunabileceğimiz -en azından benim tutunabileceğim- başka hiçbir dal yok.
Tek tesellim ise insan yaratıcılığını nasıl da sınırlandırdığını, insanı nasıl da tek boyutlu düşünmeye zorladığını yaşayarak öğrendiğim bir başka çarpık sistemin, eğitim sistemimizin içine bazı şeyleri değiştiremese bile değiştirebilmek için savaşacak bir öğretmen olarak girebilme adına ‘yazamama’ gibi bir sıkıntıya katlanıyor olduğumu bilmek. Benim için fazla idealist bir söylem olsa da, bu da bir başka inancım. Bi’ eğitimci ve bi’ şair olarak bunu en iyi siz anlarsınız eminim.
Sonuçta tüm bunlar, sizin ve sitedeki diğer arkadaşların ya da diğer büyük üstatlarımızın şiirlerini okumama engel değil tabii. Elimden geldiğince takip ediyorum sizleri. Bu takip fazlasıyla sessiz olsa da…
Son bir aydır dişe dokunur bi’ kitap okuyamıyor oluşumun acısını Jose Saramago’nun “Körlük”ünü okuyup bitirerek çıkardığım bir günde sizden şiire dair bir mesaj almak bugün bana ikinci kez yaşadığımı hissettirdi.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.