Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Utopia
Utopia

İSTANBUL’DA DURGUN SAATLER

Yorum

İSTANBUL’DA DURGUN SAATLER

( 6 kişi )

4

Yorum

5

Beğeni

5,0

Puan

2742

Okunma

İSTANBUL’DA DURGUN SAATLER

oniki.ellibeş

bugün ilk cinayetlerimi işledim ve her şey bitti
ki durgun saatlerin dahi
günde iki kez doğruyu gösterdiği
bir çağdı bizimkisi
sevda sözcüğü icat edildiği an tüketilmişti sözgelimi
sahi istanbul kendi çocuklarının kalbini söküp yemiş bir cani miydi
ya da bu inde zaman iki kere vurgun yemiş bir ermiş miydi
bilemedik hiç
yalanım varsa nasip olmasın
/ bir kez daha ölmek…

onbir.elli

her şeyin bitmesi için ilk kez öldüğümü kurmam yetmişti
yalanım varsa bir kez daha öldürün beni
ki şu rezil saatler tanrım
ne kadar da gerçekçiydi
yalanım varsa durmayın hadi parçalayın kalbimi
bulutlardı yürüyen avuçlarımda
gökyüzünden çok daha yeşil bir hikâyeydi
banknotlar konuşurken düşler susmuş muydu sahi
kasıklardan güç bulan mahrem iniltiler denli
ucuz ve adiyken suçun rengi
dalgakıranlara doluşan bol âşıklar çiziktirmiştik –birbirinden yeni
ama durmayacak durulmayacaktı istanbul
son âşığı da yok etmeye yeminli bebek yüzlü bir katildi –elleri hünerli
yalanım varsa oyun gözlerimi
saatler durgun saatler öfkeliydi
ne eriyip genleşmek vardı şimdi
ne de doğru yolu göstermek iki kere vurgun zamana
ki köprü korkuluklarından ve bariyerlerden aşarak
durgunluğa yazgılı bir çağda zamanı dondurmaya çalışmak
boşlukta kürek çekmekten ibaretti elbet
onca asrın mirasını hiçe sayarak
ki sözüm söz
yalanım varsa ikiye bölün beni
henüz ölmüş henüz öldürmüştüm kendimi
durmayacak durulmayacaktı istanbul
son anakarayı da keşfetmeye yeminli bir eski zaman gezginiydi
/ pusulası saatlerin katline meyilli…

on.kırkbeş

yalanım varsa iki kere vurun beni
son toprak parçasını da yutuncaya dek
durmayacak durulmayacaktı istanbul
göğü de yutmaya iştahlı bir canavar gibi
büyüdükçe büyüyecekti
bu yüzden ölmüş bu yüzden öldürmüştüm işte
ve bu yüzden durgundu bütün saatler
hissedemesin diye kimsecikler
/ yükselişin rüsva ezgisini…

dokuz.kırk

ki sahi içimizden taşan gökdelenlerin yaydığı o tuhaf korku
ve gündüz vakti ruhumuzdan çalınan o küflü yaşam onuru
muydu yer değiştiren yeşil banknotlarla
bilemedik hiç çürürken in
yalnızdık milyonlar içinde
yalanım yok
varsa hadi durmayın çarmıha gerin beni
ürkmesek radyasyonun şiddetinden biteviye gülümserdik
ki sonunda mutluluğa varacağımıza inansak mutlaka giderdik
yalanım yok
varsa ayırın bedenimden kellemi
henüz on sekizinde yanakları al al nazenin orospular
ve yirmisinde dev militanlardık –elleri orak çekiçli
sahi tanrım bu inde yaşam nerede başlar nerede biterdi
saatlerin durgunluğa ayarlandığı yitik bir çağda ya da
solunan her nefese ille de yaşam mı denirdi
bilemedik hiç
yalanım yok
varsa durmayın hadi atomlarıma ayırın beni
ama ille de yaşam diyeceksek bu sefilliğin adına
hadi devam edin
ayaklar altına alın çiğneyin beni
ki temizleyebilsin içimizi son kez
yükselirken in
timsahları imrendiren
/ kirli gözyaşlarımız…

sekiz.otuzbeş

sayın ki sahnelenen tek kişilik bir gösteriydi
ve önüm-arkam sağım-solum cinayetti
bir ölü çok ölü pandomimciydim ben
ölen geçirince boynuna hayali ilmiği
yalanım varsa çekin tetiği ve garantileyin katlimi
sevdaydı avuçlarımda yaşam bulan boşluk
/ öpüp koklamaya kimselerin tenezzül etmediği…

yedi.otuz

bugün ilk kez öldüm ve her şey bitti
yalanım varsa kendi kusmuğumda boğun beni
cinayeti gördüm
üç üç bıçaktı üç üç kördüğüm
ben öldüm
bir aşağılık yansımaydı gördüğüm
ve ben öldürdüm
iki kez vurdum doğruyu saatlerle
ikisinde de kalbinden
önce dekor sonra figürandı istanbul
ki sahi inde aynalar aynası kozmopolit kahraman kesilen
yahut yaralı hisarlar içinde evcil orangutan besleyen
bir kentsoylunun servet eğrisine göre
neydi ki yaşam
arz-talep meselesi belki
sevgili üst sınıfların bol kolestrollü şık giyimli düş tüccarları
ve onların fiyat farklılaştırmalarına karşı korunaklı
uzun bacaklı cici kadınları
yalanım yok
varsa iki kere manipüle edin beni
öldüm ve öldürdüm
durmayacak durulmayacaktı çünkü istanbul
son alt sınıf âdemi de yoldan çıkarmaya yeminli bir iblisti
/ banknotu secdesinden bin kat değerli...

altı.yirmibeş

yalanım varsa diri diri gömün beni
bir ben değildim düşbozumcu
oysa her şey olabilme ihtimalimim halen bakiydi
ama anca ucuz bir filmde repliğini unutmuş acemi bir kurye
ya da rüya içinde rüya görmeyi ihbar sanan sıradan bir hafiye
olabilmiştim sadece
ki otoyollarda ve köprülerde statikleşen
iç organları yenmiş bir trafiğin
ve kaldırımlarda ve geçitlerde hissizleşen
çift boyutlu çok oyuklu kitch heykellerin
arasından geçmiştim
ölerek ve öldürerek
sırf erişebilsin diye in
ölümcül kızgın kızıl durgunluğuna
/ iki kere vurgun saatlerin…

beş.yirmi

bugün işlendi
ben işledim
ilk ölümümdü
ilk cinayetim
saatleri mimledim
saatleri fişledim
durdu zaman
durdu dünya
iki kurşun sıktım
iki gözyaşı
ilki akrebe
ikincisi yelkovana
yalanım yok
durdu kalbim
durdu dünya
bir esrik istanbuldum
eskimiştim
önce öldüm
/ sonra öldürdüm…

dört.onbeş

elbette durmayacak durulmayacaktı istanbul
son evreni de yutmaya yeminli bir kara delikti –varlığı şüpheli
ki saatler durgundu saatler ikircikli
bir zelzele telaşı tamamlamıştı inin buruk ezgisini –notaları dikenli
yalanım varsa durmayın hadi tek kaşık suda boğun beni
iki kere vurulmuş iki kere vurmuştum saatleri
istanbul şahitti
bir yanım hep çocuktu inletirken hırçın sloganlar inküreyi
yalanım yok
varsa durmayın çekin hadi şahdamarıma paslı jiletlerinizi
avuçlarımda sevda büyüttüm diye iki kere suçlayın
iki kere ateşe atın beni
bir kere daha konuşturun banknotlardan inşa ettiğiniz yapay adaletinizi
durmayacak durulmayacaktı çünkü istanbul
ezip geçene kadar
/ sevda yoksunu tektip teksesliliğinizi...

üç.on

sahi salt bedenlerin hükmettiği şuh bir in miydi istanbul
yoksa fikirler de en az bedenler kadar değerli miydi
bilemedik hiç
sadece iz sürdük
ve gerektiğinde sömürdük
saatler durgundu saatler vurgun
istim üstündeydi in
yalanım varsa durmayın sökün dişlerimi
tek tek öptüm ve öldürdüm
inin bütün frengili fahişelerini
yalanım varsa durmayın yüzün derimi
tek tek öptüm ve öldürdüm
inin bütün yakası karanfilli pezevenklerini
durmayacak durulmayacaktı çünkü istanbul
son hazineyi de bulmaya yeminli kötürüm bir haramiydi
/ haritası iki kere durgun saatlere ipotekli…

iki.sıfırbeş

yalanım varsa hadi durmayın yakın beni
öldüm ve öldürdüm
sevda yoksunu bir çağdı
soyuttu sığdı
istanbuldu adım
ilah saydıkları için yeşil banknotları
bir bir gömdüm bütün hayasız ruhları
insana doydu mezarlıklarım
iki kere vurdum saatleri
zamanı durdurdum
hadi durmayın haykırın
/ ben adi bir günahkârım…

çiftsıfır.çiftsıfır

yalanım yok
varsa iki kere hançerleyin
iki kere kurşuna dizin beni
bir kez daha ölüp bir kez daha öldürecektim elbet
vurduktan sonra dört sıfırı
/ iki kere durgun saatler…





Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (6)

5.0

100% (6)

İstanbul’da durgun saatler Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz İstanbul’da durgun saatler şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İSTANBUL’DA DURGUN SAATLER şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Vertigo
Vertigo, @vertigo
5.10.2012 11:07:09
5 puan verdi
çok severek : ) hakkatt,yalanım varsa siz bilirsiniz işinizi :P
ebrulias
ebrulias, @ebrulias
21.6.2012 23:41:35
5 puan verdi
çok değişik bir çalışma..
yüreğinize sağlık
Etkili Yorum
kutsalakıl
kutsalakıl, @kutsalakil
17.6.2012 15:06:42
'' ne mahir dünya bu
üstüne bırakır kiri ''

mor ve ötesi / korkma

dinlemenizi tavsiye ederim ..

hani yeni türkü'nin bir şarkısı var ya ''telli telli''
orda çok sevdiğim bir söz var bana onu hatırlattı :
''Biz büyüdük ve kirlendi dünya!''

gerçekten öyle mi ?
asıl suçlu kim ki?bu dünyayı kirleten kim ki ?
evet hepimizi suçluyuz ve yalanım varsa beni de öldürün ..
ne çirkin ne ahlaksız bir dünya bırakıyoruz böyle ..
ve kim bu kadar kirletiyor güzelim İstanbul'u ...

çok güzel bir şiirdi kaleminiz daim olsun
tebrikler

fanatikrock tarafından 6/17/2012 3:07:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
sema özberri
sema özberri, @semaozberri
16.6.2012 21:18:57
5 puan verdi
bu şiir
çok güzel
yorumsuz ve soluksuz okunmalı

tebrikler Şair.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL