53
Yorum
77
Beğeni
0,0
Puan
2686
Okunma


yeni zaman eskisi kadar gülümsetmiyor insanları
şairlerin seni anlatamama çıraklığını anlayabiliyorum
Köroğlu Bulvarında yürüyen
mavi ceketli o kızsın belki
geçiyorsun okul çıkışı
seni beklemekli saat dilimimden
cebinde beni sevmek için yirmi dört saatlik izin
isminin dilimdeki silueti
yirmi dört saatlik değil
yirmi dört saat bekliyorum seni
hiçbir şiirde geçmiyor gözlerinin rengi
akşam gezintimizi anımsa Süreya Parkında
isminden bir harfi daha atmaya hazırlanıyor
çıplak, döküm ayak ve sarıçamdan
kısa, yeşil boyalı bank
yanlışlıkla tenini hissettiğim yer
Tanrı’nın elini tuttuğum yer değil de ne
sen ki Havva’dan güzel
ben daha tövbekar Adem’den
tüm yanlışlara kin güden bir doğru
gözlerin, bir yaprağı açmış ayda çiçeği gibi
hiçbir şiirde yazılmıyor gözlerinin rengi
çocuklar, kız çocukları ömrünün
Profitis Ilias Kilisesi’nin önünde, çığlık
herkes Maria bekareten
birkaç dilde Meryem
bir köpek kaldırımla sevişiyor, ürküyorsun
bilmiyorsun içimin sen köpekliğini
ben yalnızlığı anlatıyorum
Hadrian’ın dördüncü eşiğinden
insanları güldürüyorum, gölge
en çok bir gölge yalnızlık
hiçbir şiirde anlatılmıyor gözlerinin rengi
o gece yağmurda ıslanıyoruz
ıslanmak daha güzel gösteriyor seni
izninin son demlerinde
bir ayrılığa dokunan mevsim, iklimkar biraz
karıncaları düşünüyoruz
karıncalar üşümüş olabilir
sonra işçiler
tek bir yoldan ıskalamadan hayatı
bir ağaç gölgesine kazıyorlar ismini
ve ben artık yalnız pazar günleri şiir yazıyorum
hiçbir şiirde bilinmiyor gözlerinin rengi
Irmak - Nisan / 2013