“Faili meçhullerin hesabını soranlar
Silivri’de yastalar, anlatsan da zor anlar”

Aya gitmek iş mi ki, üç gün gitse bıkarlar?
Güneşe yol buldular, akşamüstü çıkarlar

Onlar aydınlık güruh, ilim irfan sahibi
Papatya fallarına ecnebice bakarlar

Kars’tan tut Edirne’ye, Sinop’tan tut Hatay’a.
En çağdaş hesaplarla kamusala sokarlar

Müslüman desen değil, gâvur desen benzemez
Noel yortularında, çana türban tıkarlar

Onlarda “ateizm”in, adı Atatürkçülük
Gelen nesle din diye laikliği çakarlar

Balans onların işi, demokrasi adına
Seçim ile gelenin ümüğünü sıkarlar

Bir Fadime, bir Müslüm, bir cübbe, bir sarıkla
İrticayı hortlatır, hükümeti yıkarlar

İstismarın en derin yaralı fakirleri
Din ile Atatürk’ü bir birine takarlar

Hiçbir değer bu denli hoyrat sömürülmedi
İnsanı geç bir kalem, zebaniler korkarlar

Başı dara gelince kozmik odalarından
Bin ihanet çıkarır Teyleryan’lar, Markar’lar

Bölücü sıfatıyla çökerler Başbağlar’a
Sivaslılar adına madımağı yakarlar

Muhsin ile Eşref’i kazaya kurban verdik
Uğur’u kazara mı bombaladı sakarlar?

Bir yandan meçhullerin failini ararken
Bir yandan oluk oluk Silivri’ye akarlar

Suları çekilmişken balık tutmak kolay da
Başıbozuk bunların, tuzlandıkça kokarlar

Her gecenin koynundan yüz bin yıldız emseler
Gün doğar yarasalar tepe üstü sarkarlar.