5
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1284
Okunma
Annemin naftalin kokulu sandığında çeyizim.
Unutulmuş, evde kalmış bir kız misali
Gelinlik çağı geçmiş, beklemekteyim...
Kanaviçelerde umudun dikiş iğnesi,
Usumun kasnağında iplil iplik işlemekte.
Aralıksız ağlayan bulutların,
Kulaklarıma damlayan yağmurların
Şimşekleri çakmakta.
Yalınayak kervansız kaçırılan
Kızların ardından gidenler,
Yol yol, dağ dağ...
Suyundan içilmeyen kör bir çeşmeyim ben!
Yüreğimin künyesine hicret yazılmış,
Ağtını yıllarca yaktığım,
Bedenimde gizlediğim ruhumdan fermansız gidenler.
Anaların gözbebeklerinden,
Kınalı ellerinden öperim...
Ayaklarımın sıcaklığı, düşerek giden
Ve üzerinde güneşin doğup-battığı,
Bağrı dağlanan yüreğinim ben!
Duvarlarımda resimlerin yankıları,
Penceremde hüzünlerin gölgeleri var...
Gönlüme elemi akıtıp,heybeme doldurup,
Hicranla kuşanıp gönülsüz gidenlerin;
Eski ve köhne sevdasıyım ben!
Havada biriken kara dumanlı acılar,
Gürleyerek bulutlardan suyu toprağa bırakan
Dinmeyen sensiz yağan yağmurlardanım ben!
Kulağımda ayrılığın yanık ezgisi,
Selanik’ten Edirne’ye söyleyerek gidenlerin;
Dalları kesilmiş ulu bir çınarım ben!
Seher vakti saçlarımı okşar rüzgar;
Her mevsim yapraklarım dallarımdan yere düşer.
Dönmesini beklerim, bıkmadan-usanmadan,
Beni benden alan, apansız gidenlerin...
5.0
100% (3)