4
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1560
Okunma

Talat’a göre aşk: annemin çocukluktan bu yana sakladığı bilyelerdi
ne zamanki emeğimden eklemlerimle yürümeye başladım içimin hıncı
naylonu yırtılan bilyeleri içime savurdu toplaya bildiklerim toplayamadıklarımın
içimin derinliğindeki akıbetini anlatıp durdu bu anlatım ve hitap dilimde beslemeye başladı. her sızı bir avuç içi küllüğüne benzer ve bu benzer yanılgı parmak uçlarına işlenen Desenler gibi her canlıya özel tasarlanmıştı. Talat kendi öyküsünü zamanın içinde kaç defa fikirlere böldüyse zaman doğruyla iliklemedi önünü ki zamana bağlı yargıçlar kentini veya kendilerini tenlerine güneş geçmiş naylonlarla astılar bu yanılgı sürekliliği
kovaladıkça talat’ı hırsını ve hırsızını bulamazdı.
şimo
İliklerim göğsümün örsü ki
Adından sonra hiçbir harf doğrulmasın karşıma
Dilimde oval bir harf kusuru
Gün başlıyor kırık sandığım kemiğimden
Gözlerim sulak bir kelimenin
Dilimde asılmasına kızıyor
Sorumsuzum.
fikrimin dalaşından geliyorum sana
bir sokağı aşağılayıp kırışık sualler saklıyorum
genzimde makam eksiği bir şiir
kurak bir damak seziyor
içimde bir şehir kasıyor kendini
sırtıma sığınan bahanelerim
içsel bir zamanı kolluyor
sonra
yağmura
ya da sıradan ağırlaşmaya
boyun büküp topuklarıma düşüyor
zaman uyuyor orda
belki bir dil mecrası taşlığımda olup biten
değneğinde dağılan kirpik sanısı
sokağında aksayan rüzgarın lisan tınısı
sır verip kapanıyor gün sözüne
özüm yününe düşüyor
sorarsın bilirim şaré
yakalandım derim çocukça
inanırsın
adamakıllı ıslanırım ..