8
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
1225
Okunma
_Adına sığınmadığı Allah’ın
var olduğunu anladığında insan;
dünyanın sarhoşluğu geçmemiştir daha
su izi olan yerlerde
sarhoştu toprağında tomurcuk
koklaşırdı cıvıltıyla
baş döngüsü çürüklük
güzellikti fanilik
sarmaş dolaş olup kesişip
dalışa geçer içre (b)akan jöleli kalpler
endişe taşınır
tarçın kokulu akşamlara
azapla düşer mahşer hengamına
muştulanan figan
uçurumun ucunda Azrail’in sükuneti;
keyifli keyifli yoğurduğu
bir varmış yaşam...
bir çokmuş insan...
sanrısını vurur yüzüne
uyandırılmayı bekleyişe geçen
çürüyen ceset................
..........................ki yalnızdır
bırakılmıştır.....................tek
kor halinde yanarken
aheste geçip sis dağını
bekaya selam verir yücelerden;
duyulmaz kanat sesi
cansız olan herşeyin nabzına
düçar olur beyaz bir kelebeğin derdi
sonrası demlerle
kesilir... suyun devinimi
yok oluşun diliyle gömülür
saydam gövdeler...
_güven vermez yükselen harlı ateş
sığınır Allah’a ceza meydanında
toplandığında insan
zaten; parantez evrenin içinde
nokta değil miydi yaşam
virgül değil miydi insan!