2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1592
Okunma
Sen de biliyorsun, izbe karanlıkların içinden çıkarken
mısraların kifayetiyle yükselen ruhunda
terketmenin müebbet yalnızlığı
ve aklında sevginin mühürü vardı.
Kavuşmak engin bir nehrin kıyısında
dostluğun çıpasıyla bekleyen
kutsal bir andı.
Henüz
ne hicranın kaçınılmaz yazgısı,
ne hüsrana uğramış yalnız bir kalp…
Tutkuya susamış aşk
ve dağlardan al güneş gibi doğan bir alp
vardı.
Gücümüz aklın derinliğinden gelen sözümüzdü
tutunduğumuz, engin nehrin akışındaki özümüz.
İşte, buluştuğumuz bu diyara, aşk
dostluğun çıpasıyla demirlemiş
kutsal bir vatandı.
Ama o aşk ki
şehvetin ve tutkunun esaretine mahkum olmasın
elinden tuttuğu yarin ruhuna kilit vurmasın
zenginliklerin peşinden koşup
küçük hesaplarla sırtını dönüp durmasın…
O aşk ki, hiddetin pençesinde
yok eden bir bedene bürünmüş
ve kıskançlığın şerrinden dostluğun kafasına sıkmıştır,
vuslatı bakir bir orman kadar karanlıktır.
M. Sami Akbeniz
5.0
100% (5)