12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1272
Okunma
Özleminden yaylalar düşerdi omuzlarıma.
Yanaklarında bıldırcın titremesi, kekik kokusu
Ve avuçlarımda uyuyan
Kar kuyusu
Eski bir yaz gecesinde,
Ağlarıma takılırdı
Alto sesleriyle ceviz yaprakları
Otlar ıslaktı, esans dağıtırdı orman.
Babamın yansılı türküleriyle coşan
Yüreğimi taşıran fındık bahçeleri
“Erzurum dağları kar ile boran…”
Ve amcamın bozuk plak fiskesi
Geceye teslim olmuş, uyuyor hepsi.
Ah! Şimdi, imrenirken geçmişe…
Yan, korkuya batmış yüreğim yan.
Nerde o eski günler, eski heyecan!
Ama pembeydi renkleri dün yaşamın
Bugün neden turuncu, neden sarıya dönmüş anılar?
Hiçbir gün bir öncesine benzemez çünkü.
İçimde sallanıp duran yoksul baharlarım
Fındık çuvallarında sıkışan çocukluğum
Ve özleminden bir ömrü eskittiğim
Ucu yanık, ikiz kollu masallarım
Mısır püskülleri dokunmuş her bir teline.
Düş kırıldı, çaldı gong, dağıldım gece misali.
Kıpırdarsanız düşeceğim, kıpırdarsanız…
Düşecektir gölgelerde saklı anılarım.