6
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1867
Okunma
Boşuna uğraşma yağmur
Ağlayamazsın…
Bir annenin ağladığı kadar
Şimdi git, tutun mavi açan gökyüzüne
Caddeleri seyret, dar sokakları
Gecenin kuşatmakta kararsız olduğu
Çılgın atışları, çığlığını intiharların…
Sonra in dağ başlarından usulca.
Dur orada, hayalini çiz gördüklerinin
Yorgun nefeslerin, umutların
Birdenbire yok oluşunu doğru bilinen yolun
Başaksız tarlalarla dertleşir ışıksız perdeler
Ve yalnızlığın kıskanç gözleri
Nasıl düşerse Tsunami yemiş gibi
Nerden geldiği belli olmayan
Sahte iklimlerle uyutulur düşlerimiz
Öğütülür dişlerinde acımasızca canavarların
Savunmasız, soluksuz bir kadın
Kimi kimsesi yok gibi
Üşüyor mu o soğuk odada, bilen yok
Ardında ne kaldı, kan mı ağıt mı?
Yoksa düzmece bir rapor muydu kefenden yatağı?
Bilirsin.
Geceleri ayaklanır hüzünler
Çünkü bütün acılar, ikizidir birbirinin.
“Ateş düştüğü yeri yakar.” Derler bu yüzden
Boşuna uğraşma yağmur
Eylül kokar, hüzün kokar
Bu şehrin kaldırımları
Yürekleri zehirleyen arılar
Çiçek yoksunu otlarla beslenirmiş.
Ve bulutlar
Girdap gibi döner durur başımızın üzerinde
Ne kural tanırlar, ne yasa!
Sussam bir türlü söylesem bir başka…
5.0
100% (6)