11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1360
Okunma
MELEKLER AĞLAMAZ
Kapısını neşeyle açtı umutların,
Gün yirmi dört kasım
Sırtında kocaman bir kambur,
Elinde beslenme çantası
Sanki gökyüzlü bir tambur, çaresizlikle
Vurdu okul yoluna ayaklarını
Işıklarla, bir çocuğun ilk adımları
Hızla akıp giden bekleyişlerle,
Papatyalar açtı içinde o an.
Az sonra,
Öpecekti savaşa kalem kıran elleri
Yanağı okşanacaktı, biliyordu.
Dönüp dönüp bakıyordu çiçekçi kızın,
Dağıttığı düşlerdeki gülleri
Uzandı aldı birini kan kırmızısı
Gözü demetlerde kaldı oysa
Yetmezdi cebindeki harçlığı
Kucakladı sımsıkı ruhunu gülün
Kızıl yüreğine koydu tüm sevgisini.
Açıldı mı, kapandı mı kapısı okulun,
Anlayamadı önce, 4_A sınıfı
Çalkalanıyordu adı konulmamış yaslarla
Uzaklardan inen kapkara bulut,
Adımlarını izliyordu gözlerini kırpmadan.
Üstüne üstüne yürüyordu duvarlar
Savruldu ipek saçları birden.
Yüzükoyun, parke taşlarına kilitlenen,
Huysuz bir deniz dalgasıydı düşleri.
Orda güneş, orda bahar
Büstün önünde sürükleniyordu anılar
İşte orada uzanmıştı gözüne kaçan güneş
Bir avuç toprak öpecekti ellerini.
Kırk beş çiçek, solacaktı susuzluktan.
Yolunu kaybetmişti küçük kız.
Fark ettiğinde,
Çoktan geçmişti evini dönüşte.
Çünkü yaprak dökümüydü sokak.
Atladı sıcak kucağına annesinin.
Öpemedim ellerini, ağlayacak.
Öpemedim dedi anne, öpemedim.
Öpemedim, ağlayacak öğretmenim.
Düşüp dağılıyordu yığınla umut.
Melekler ağlamaz dedi anne kalbi,
Melekler ağlamaz çocuğum.
Sırtında kamburu, elinde beslenme çantası
Neşeyle açtı kapısını umutların, yürüdü bahara çocuk
Son sabahıydı yüzündeki sevinçlerin
İlk kalp atışı, ilk adım
Nerden bilsin susacağını aydınlık dünyasının?
Vurdu okul yoluna ayaklarını, huzurla, heyecanla
İçinde papatyalar açtı ilk kutlama gününde
“Daha dün annemizin kollarında yaşarken…”
Kapandı umut kapısı sınıflar bomboş
Kara tahta kara yaslar bağladı.
Güneşi tutacak gibiydi oysa umutla küçük kız
Öpecekti savaşa kalem kıran elleri.
Bir melek yanaklarını okşayacak
Salınacaktı beyaz kurdelesi gururla
Dönüp dönüp baktı sokaktaki çiçekçi kıza.
Dağıttığı güllerde rengârenk düşler
Ta ki bahçe kapısına gelinceye kadar
Hepsini alacaktı, hepsini… Hepsini…
Durdu, uzanıp aldı en kırmızı olanı.
Çaresiz, demetlerde kaldı aklı.
Az geldi cebindeki harçlığı
Yetseydi gül bahçesini sunacaktı kuşkusuz
Olmadı, sadece birini ayırdı kardeşlerinden
Sarıldı sonra küçücük elleriyle sımsıkı.
Yüreğini koyacaktı ortaya, anlardı öğretmeni
Açıldı mı, kapandı mı kapısı ağıt yüklü okulun,
Çalkalanıyordu 4_A sınıfı belli belirsiz
Adı konulmamış, duyulmamış yaslarla
Kapkara, uzaklarda bir bulut
İzliyordu gözlerini kırpmadan adım adım.
Üstüne yürüyordu o koskoca duvarlar.
Yirmi dört kasımdı savrulurken ipek saçlar
Yüzükoyun, kilitlendi parke taşlar üstüne
Huysuz bir dalgaydı gelip geçti bedeninden.
Gökte güneş, yerde kırk beş çiçek vardı solacak.
Sürükleniyordu büstün önünde kelebekler
Susun diyen dudaklar, susmuştu.
Kaybetti yolunu beyaz kurdeleli kız
Yitirdi ışığını, ezildi toprak yolda bir gül bir yürek
Dönüp dağılıyordu şimdi yığınla bulut.
Yukarıda ağlayan yüzlerce umut
Koşarak tuttu evin yolunu, unuttu girdi dar sokaklara
Atladı sıcak kucağına annesinin.
Öpemedim dedi ellerini ağlayarak
Öpemedim anne, öpemedim
Haykırdı, vurdu kendini yerden yere
Öpemedim, öğretmenim ağlayacak.
Ağlamaz dedi anne kalbi paramparça.
Ağlamaz çocuğum, o hep gülecek
Çünkü ağlamaz Melekler, ağlamaz kızım…