9
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
2338
Okunma

ne zaman sokuldu şafak akşamın koynuna
ne zaman kayboldu insanlık
uzun bir öykünün sessiz haykırışında mı
yoksa alayına yakılmış bir fenerin sızısında mı
düşünüyorum
içimden sonsuz bir karanlık geçiyor
gözlerimde yine o yobazın korkunç arsızlığı
tüm duyularım isyanda
sarsılıyorum
kelimeler
ahh benim iyimser kelimelerim
söyleyin şimdi
kaç harf aydınlatabilir sizi bu onursuz tabloda
avuçlarımda yükselen yoldaşımın gülüşüne
"ağlama yar"
ki soyunsun umutsuzluk eriyen bedeninden
düşelim yine sevdanın kavgasına
işte bak yine öksüz bir seferde
soluklanıyorum
eyy
sayılar
çizgiler
tarihe not düşmüş iblisler
ve hatta
bireysel bir aşk’ın gölgesinde gülümseyen tüm şairler
ellerinizi kana bulayan renkleri
reddediyorum
ve siz
ayarsız tüm enstrümanlar
utancımı, öfkemi ve sevincimi
çekip notalarınızdan
susuyorum
ben reşko’nun adımları
ben kayıp bir kentin eskicisi
ben zeynep’in ardil’e aşk’ı
ahh gül gazelinden doğmuş berivan’ın saçları
ve mehmet’in gözyaşları
ve harcına zulüm kattığınız
toprak damlı sarayların varisiyim
demem o ki
at gözlüğünüz size kalsın
çünkü ben "kırkikindi yağmurları"nın ta kendisiyim..
Mine Gültepe
06 kasım 2012
5.0
100% (14)