9
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
2537
Okunma

işgal şehri
kapat ışıkları altın boynuz görmeden
haliç örtündü bile
dolmabahçe süslü sohbetlerin keyfi hanesi
on üç kasım 1918
defterin kilidi açılıyor yine
eylül sarısı kaçmış sayfalara
kağıttan evler diziyorum beylerbeyine
penceremin güpürü saçlarımdan akıyor boğaza
bir ses
en ufak cümlene muhtacım
buğday tenini özlüyorum şafak uğultusunda
gelsen
sürsen buseni yasaklı geceye
kopar kıyamet ingiliz rıhtımında
uzadı gözlerim aynı sevişmeler gibi
camilerin minaresi
faytonların tekerinde çekiyorum sabrı
mehmet
peçemi aç gökyüzü ikiye bölünüyor
işgal acı
işgal tuzluyor sancımı
karaköye köprüsüne çıkamıyorum artık tedavülden kalktı sanki
men edildi ızgaralık uskumru
taba renkli suretlar zorluyor ürkek adımlarımı
korkuyor denizin şahitleri
postal seslerinden
son nameni okuyorum mum loşluğunda
biliyorum
özgürlük için ayrıldık
avcun ıslak yatağım gibi el yazından belli
kaç savaş eleğimizden geçti
kaç kez boşaldık yıldızlara yoksul masamızda
bir bardak boza yeterdi doymaya
leblebi merhemdi midemize
unutma
vefa mayasını kaytan beyfendi
kapıyı ayarladım dokuna
duvarın gukuklu hatunu nöbette
mesela
kasımpatı ektim saksıların cephesine
o gün
takvimin esareti bitip
bakımsız istanbul kokunda esecek
mürekkep kuruyor hokkası fişlendi
şimdi
koyu mavi harfler yerine
siyah
özneler işgalci...
lamour
5.0
100% (13)