20
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
1852
Okunma
// ... Eylülde gidilmez ki ulan
son nokta
veda diye kapının önüne bırakılmaz
o veda
gün gelir seni boğar ...//
aylardır cebelleşiyorum
yazın ortasında
kanatları kırık kuşlarla
göçlere yazılıyorum
yorgun seferlerde
benden öte bir sen varken
ellerimdeki ateşte
dudaklarımın kenarında kalan
duman lekesi
sokak lambalarında yanan
sabrın sukûneti…
sessizliğe gömülürken
gözlerimin arka perdesi
özlemlerimin üstüne yuva kuruyor
bir adamın ılık ılık akan sesi
bir bardak su
bir avuç deniz
bayım siz
saklandığım şehrin kaldırımlarını örtebilir misiniz
gece yürürken güneşe
ayaklarıma takıştırdığım hal hal seslerinden
tanıyabilir misiniz beni
onca kalabalığın içinde
acının meşalesinden
susalım şimdi
zerre zerre dağılmışlığımızdan
tekinsiz şiirler yazalım
yarı serhoş cümlelerle
acının doğduğu kadehlerde
demlenirken şarkıların en hüzzam yerinde
pişmanlığın rüzgarları dokunsun tenimize
gel !
noktaların denize döküldüğü yerde
virgüllerden karaya vuralım
her Pazar/ ertesi
kadeh kadeh içelim
kristalleşen tuzları
istiridye kabuklarında keşfe çıkalım
okyanuslar ötesine
kayıklarımız alabora
fırtına sonrası
sarıp sarmalayalım
deniz yıldızlarını…
sen elvedayı düşürdüğün zaman hikayemize
yağmur biriktiriyordum avuçlarımda
öfkemin adresi şaştığı vakitlerde
bir kaç ıslak şiir vardı ceplerimde
kara bulutlar kaplamıştı
dimağımda küf tutmuş sevdaların üstünü
birde aylardan eylül değil midir ki !
bileklerimi kesen
lehçelerimi kurutan
o vakit
değme işte keyfime be şair !
rüzgarın elleri sallanıyorsa boşlukta
ve idam mangaları kuruluyorsa
sararmış yaprakların sayfalarında
içim
için
için ağlıyorsa şimdi
bil ki
pişmanlığım senin için…
ve ölünmüyorsa
duvarlarıma sıçrayan kandan
görünmüyorsa yüzüm
azrailin soluğundan
ve şiirin nefes aralığında yaşanmıyorsa
yaşam diye anılanlar
pişmanım demektir sevgili
suyun eskittiği zamandan..
Eylülde gidilmez ki ulan…
(( elçin ))
5.0
100% (23)